Zirve’de “temel ihtiyaçlar ajandası” başlığı altında gıda, su, elektrik, eğitim, sağlık ve güvenlik konularının önemi üzerinde durulurken, söz konusu temel ve öncelikli ihtiyaçların karşılanması için “kıtasal projelerin” geliştirilmesinin önemine atıfta bulunuldu. Yine bu doğrultuda NEPAD’ın (Afrika’nın Kalkınması için Yeni Ortaklık) gözetimi altında, ülkelerin gelir sağlamaları açısından kritik kaynaklar olarak da adlandırılan enerji, su ve ticari tarımın teşvik edilmesinin hayati önem taşıdığı vurgulanırken, bu alandaki projelere yatırım yapılmasının gerekliliği ifade edildi.
Zirve sonunda Orta Doğu bölgesindeki gelişmeler konusunda, Arap Barış Girişimi’ne de yönelik ortak bir bildirge yayınlandı. Bildirgede, İsrail işgali altındaki Filistin ve Arap topraklarının bölgedeki barışın tesis edilmesinin önünde büyük bir engel oluşturduğu belirtildi. Bildirgede ayrıca şu hususlara dikkat çekildi:
— Arap Barış Girişimi’nin desteklenmesi. 28 Mart 2002 yılında Lübnan’ın başkenti Beyrut’ta icra edilen 14. Arap Zirvesi’ne ve 29 Mart 2007’de Suudi Arabistan Krallığı’nın başkenti Riyad’ta gerçekleştirilen 19. Arap Zirvesi’ne atıfta bulunularak Filistin Sorunu ile Arap- İsrail çatışmasının barışçı yollarla çözümlenmesi ve buna yönelik girişimlerin desteklenmesi.
— Arap Barış Girişimi’nin teşvik edilmesine yönelik çabaların arttırılması ve uluslararası desteğin sözde olmasından ziyade uygulamaya yönelik olması.
— Bölgede adil ve kapsamlı bir barışın sağlanmasının ancak İsrail’in 1967 Arap- İsrail Savaşı’nda işgal ettiği topraklardan[1] geri çekilmesiyle mümkün olabileceği beyan edilmiştir. Başkenti Doğu Kudüs’ün olacağı bağımsız ve egemen bir Filistin Devleti’nin kurulmasının önemi vurgulanırken, Filistinli mültecilerin sorunlarına, BM Genel Kurulu’nun 1948 yılındaki 194 sayılı kararının da göz önünde bulundurularak adil bir çözüm getirilmesinin gerekliliği üzerinde durulmuştur.
— BM’nin ve Orta Doğu Dörtlüsü’nün[2] gözetimi altında tüm ilgili uluslararası ve bölgesel kurumların bir araya geleceği uluslararası bir konferansın organize edilmesine yönelik bir öneride bulunulurken, sürecindoğrudan, ciddi ve somut müzakerelerle, mutabık kalınmış belgelere ve dokümanlara uygun olması gerektiği belirtildi.
— Afrika Komisyonu Başkanı’nın bağlantılarını yoğunlaştırması ve konuyu Arap Devletleri Birliği’nin Genel Sekreteri’yle de koordine etmesi yönünde bir karar alınırken, bölgedeki barış çabalarını teşvik etmeye yönelik stratejilerin belirlenmesi ve bunun gerçekleştirilmesi için uluslararası kamuoyunda destek sağlanmasına yönelik kulis yapılmasının önemine atıfta bulunulmuştur.
Afrika’daki gelişmeleri yakından takip eden AB ve Çin Halk Cumhuriyeti de Zirve’ye ilgi göstermişlerdir. Afrika Birliği Zirvesi’ne AB’yi temsilen Komisyon Başkanı Jose Manuel Barroso ve Komisyon’un İnsani Yardım ve Kalkınmadan Sorumlu Üyesi Louis Michel katıldı. Her iki temsilci de Afrika Birliği’nin üye ülkelerinin liderleriyle bir araya gelerek temaslarda bulundu.
Zirve’de konuşan AB Komisyonu Başkanı Barroso, iki kıta arasındaki ilişkilerin geliştirilmesinin önemini vurgularken, iki birlik arasındaki siyasal ilişkilerin, iklim değişikliği, enerji, kalkınma ve AB ile Afrika toplumu arasında her alanda iyi ilişkilerin tesisi için geniş bir ağ oluşturulması gibi yeni konulara odaklanacağını belirtti.
AB Komisyonu’nun İnsani Yardım ve Kalkınmadan Sorumlu Üyesi Louis Michel ise yaptığı açıklamada, Afrika ile AB arasındaki ikili ilişkilerin ve Afrika’ya yardım konularının ele alındığını ifade etti. Ayrıca, AB’nin Portekiz’in dönem başkanlığında ve ev sahipliğinde Afrika ülkeleriyle ilişkilerini geliştirmek amacıyla 8–9 Aralık 2007 tarihlerinde, 2. Avrupa Birliği- Afrika Zirvesi’ni gerçekleştireceğini de hatırlamak gerekir.[3]
Öte yandan Afrika kıtasına yönelik aktif politika izleyen devletlerin başında gelen Çin Halk Cumhuriyeti’nin Başbakanı Wen Jiabao ise Zirve’ye gönderdiği kutlama mesajında Afrika Birliği’nin, Afrika kıtasındaki barış ve istikrarın korunması, bütünleşme sürecinin ilerletilmesi ve bölge ülkelerinin dış politikaları arasında eşgüdüm sağlanması hususlarında önemli bir rol oynadığına dikkat çekerken, Afrika Birliği’nin barış ve kalkınma alanında kaydettiği başarılardan memnuniyet duyduklarını, Çin Halk Cumhuriyeti’nin Afrika kıtası ile geleneksel dostluğunu sürdürerek, işbirliğini daha da yoğunlaştıracağını ve yeni stratejik ortaklık ilişkilerini daha da derinleştireceklerini ifade etti.[4]
Dipnotlar:
[1] “Altı Gün Savaşı” olarak da nitelendirilen savaş sonrası İsrail, topraklarını yaklaşık dört kat genişleterek Gazze’yi, Sina Yarımadası’nın tamamını, Batı Şeria’yı, Doğu Kudüs’ü ve Golan Tepeleri’ni ele geçirmiştir.
[2]ABD, AB, Rusya ve BM.
[3] 1. Avrupa Birliği- Afrika Zirvesi, 2000 yılında Mısır’ın başkenti Kahire’de gerçekleştirilmiştir.
[4] Çin- Afrika Zirvesi, 3-5 Kasım tarihleri 2006 tarihlerinde Pekin’de gerçekleştirilmiş ve zirve sonunda yayınlanan bildirgede Çin ile Afrika arasında yeni bir stratejik ortaklık ilişkisinin kurulup geliştirileceği kaydedilmiştir.
TASAM Başkanı Süleyman ŞENSOY ve TASAM Afrika Enstitüsü Direktörü Doç. Dr. Ahmet KAVAS, 9-14 Ağustos tarihleri arasında Etiyopya’nın başkenti Addis Ababa’da bir dizi temaslarda bulundu.
4-6 Aralık 2007 tarihleri arasında İstanbul’da düzenlenecek ve ana temasını “Afrika Birliği”nin oluşturduğu “III. Türk-Afrika Kongresi”nin hazırlık çalışmaları kapsamında gerçekleşen ziyaret sırasında, Afrika Birliği Komisyon Başkanı Prof. Dr. Alpha Omar KONARE, TASAM Heyeti’ni kabul ederek 2005’ten bu yana TASAM’ın Afrika konusundaki faaliyetlerinden duyduğu memnuniyeti ifade etti. Kabul sırasında, “III. Türk-Afrika Kongresi” ve yine TASAM tarafından 2008 yılında İstanbul’da Afrikalı düşünce ve sivil toplum kuruluşlarının katılımıyla icra edilmesi düşünülen uluslararası toplantının ana çerçevesi değerlendirildi.
Türkiye Cumhuriyeti Addis Ababa Büyükelçiliği yetkililerin de TASAM Heyeti’ne eşlik ettiği bir dizi toplantı da ise yukarda bahsi geçen faaliyetlerin olgunlaştırılması için yararlı temaslarda bulunuldu.
Temaslar sırasında, bir araya gelen “Etiyopya Uluslararası Barış ve Kalkınma Enstitüsü” (EIIPD) Başkanı Prof. Kinfe ABRAHAM ve TASAM Başkanı Süleyman ŞENSOY, Türk ve Etiyopya halkları arasındaki karşılıklı anlayış ve dostluk bağını geliştirme niyeti ve kurumsal dostluk ilişkilerini teşvik etmek üzere, “İşbirliği Mutabakat Belgesi”ne imza koydular.

Toplantıda sırasıyla T. C. Dışişleri Bakanlığı Afrika ve Doğu Asya İkili Siyasi İşler Genel Müdürü Büyükelçi Süha Umar, T. C. Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı Afrika Ülkeleri ve Bölgesel Kuruluşlar Dairesi Başkanı Attila Gökhan Kızılarslan ve İTO Yönetim Kurulu Üyesi Abdullah Çınar konuya ilişkin birer sunum gerçekleştirdiler.
Büyükelçi Süha Umar, konuşmasının ilk bölümünde Afrika’nın genel yapısına ve tarih boyunca yaşamış olduğu sıkıntıların günümüze yansımalarına değinirken, köle ticaretinin Afrika uluslarına büyük zarar verdiğini, iç savaşların ve kabile savaşları olgusunun altında da köle ticaretinin yatmakta olduğunu ifade etti. Bölge dışı güçlerin, Afrika uluslarının zayıflıklarından faydalanmalarının, kıtadaki kaynakların sömürülmesine neden olduğunun altını çizen Büyükelçi, bölge ülkelerinin kendi kaynaklarını kullanamamalarının yıllar boyunca önemli bir sorun teşkil ettiğini belirtti. Buna karşın, yakın geçmişte kıtada yaşanan olumlu gelişmelerin gözden kaçırılmaması gerektiğini, artan bilinçle birlikte kıta ülkelerinin Afrika Birliği Örgütü’nün etrafında birleştiklerini, demokrasi, ekonomik ve siyasi yönde başarılı adımlar atıldığını ifade eden Büyükelçi Umar, Türkiye’nin de 2005 yılında söz konusu örgüte gözlemci üye sıfatıyla katıldığını hatırlattı.
Afrika üzerinde artan uluslararası rekabetin kıta ülkeleri açısından avantajlı ve dezavantajlı olmak üzere iki tür sonuç doğuracağını belirten Büyükelçi Umar, Afrika ülkelerinin bu rekabet ortamından gerektiği şekilde istifade etmeleri durumunda olumlu kazanımlar elde edeceklerini, aksi takdirde yeni sıkıntıların ortaya çıkmasının kaçınılmaz olacağını söyledi.
Büyükelçi Umar, Türkiye’nin Afrika’ya olan ilgisinin tarih boyunca olumlu yönde olduğunu, ilişkilerin karşılıklı çıkar, saygı ve işbirliği temeline dayalı ilişkiler olarak değerlendirilmesi gerektiğinin altını çizdi.
Konuşmasının son bölümünde geçici adımlardan ziyade, Afrika’yla işbirliği içerisinde kalkınmaya ve sorunların çözümüne katkıda bulunmayı amaçladıklarına değinen Sayın Umar, TİKA’nın bu ilişkilerdeki rolünün önemli olduğunu belirtti.
Toplantıda ikinci sunumu gerçekleştiren DTM Afrika Ülkeleri ve Bölgesel Kuruluşlar Dairesi Başkanı Attila Gökhan Kızılarslan, dünyadaki iktisadi liderlik mücadelesinin savaş ve refah çevrelerini ortaya çıkardığını belirterek, iktisadi güç ve liderliğin, doğudan batıya doğru ilerleyen bir hareket olduğunu, bunun da tarihe bakıldığında açıkça görülebileceğini, Çin, Pers ve Osmanlı İmparatorlukları’nın sahip oldukları iktisadi güç ve liderliğin, Rönesans’tan itibaren Avrupa’da, 1. Dünya Savaşı sonrası ABD’de ve günümüzde ise Asya- Pasifik arasında olduğunu ifade etti.
Afrika kıtasındaki ekonomik taleplerin ötelenmesinin ve kıtanın çeşitli olanaklardan mahrum bırakılmasının altında beşeri sermaye eksikliğinin ve dış güçlerin etkisinin yattığının altını çizen Kızılarslan, kıtada son dönemde siyasi istikrar arayışlarının, ticaretin geliştirilmesine yönelik politikaların arttığını, uluslararası kuruluşların ve bölge dışı ülkelerin donör olma faaliyetlerininse kalkınma yardımları aracılığıyla kısa vadede etkin olduğunu ancak orta vadede bu durumun, Afrika ekonomisini tembelleştirme tehdidine neden olacağını ifade etti.

2003 yılında kıtayla 5,5 milyar dolar olan ticaret hacminin 2006 yılında 11,9 milyar dolar olduğunu, 2007 sonunda bu rakamın 15,6 milyar dolar olmasını beklediklerini, 2013 yılında ise 30 milyar doların üzerine çıkılması hedefinin olduğunu belirten Kızılarslan, yakın zamana kadar bölgeye yatırımı sıfır olan Türkiye’nin 2006 yılı sonu itibariyle Sahra altı Afrika bölgesinde 500 milyon dolarlık bir yatırıma ulaştığını, bu rakamın 2013 yılında 7 veya 8 milyar dolar düzeyine ulaşmasının hedeflendiğini belirtti. Konuşmasının sonunda Dışişleri Bakanlığı, DTM ve TİKA arasında çok iyi bir koordinasyonun bulunduğunu ifade eden Sayın Kızılarslan, TUSKON’la birlikte gerçekleştirdikleri Dış Ticaret Köprüsü toplantılarının ithalata ve ihracata olumlu katkılar sağladığını belirterek sözlerini noktaladı.
Toplantıdaki üçüncü ve son sunumu gerçekleştiren İTO Yönetim Kurulu Üyesi Abdullah Çınar, Afrika’daki yeni pazar ve iş imkânlarının önemine değinirken, Afrika ülkeleriyle artan dış ticaret trafiğinin son derece memnuniyet verici olduğunu kaydetti.
Dış ticarette Sahra altı Afrika’nın önemine atıfta bulunan Çınar, Senegal, Mali, Fildişi Sahili ve Gana örneklerinde bunun faydalı yansımalarının göründüğünü belirterek, bu ülkelerin gerek bulundukları konum gerekse ekonomik potansiyelleri bakımından ihmal edilmemeleri gerektiğini ifade etti. İnşaat alanının da bölge açısından önemli bir fırsat olduğunu, buralarda yatırım yapmak isteyen firmalara önemli teşvikler sağlandığını hatırlatan Çınar, söz konusu ülkelerde düzenlenen fuarların da ticari ilişkilerin gelişimi açısından büyük önem arz ettiğine atıfta bulundu.
Afrika’yla stratejik ortaklığın önemli olduğunu belirten Çınar, Türkiye’nin sömürgeci bir anlayışa sahip olmasının kendisine önemli bir ayrıcalık ve avantaj sağladığını kaydetti.
Sunumların ardından söz alan konuklar konuya ilişkin görüş ve önerilerini dile getirirlerken, toplantının son bölümünde 4–6 Aralık 2007 tarihlerinde TASAM Afrika Enstitüsü tarafından düzenlenecek 3. Türk- Afrika Kongresi’nin hazırlıklarında gelinen son nokta TASAM Başkanı Süleyman ŞENSOY tarafından değerlendirilirken, Afrika Diplomatik Grubu üyesi ülkelerin temsilcilikleri de karşılıklı işbirliğinin artması yönündeki temennilerini ifade ettiler.
“Afrika ülkeleri- Türkiye Diplomatik Temsilcileri Ortak Stratejik Vizyon Geliştirme Projesi” kapsamında icra edilen “Afrika Ülkelerinde Kalkınma Yardımları ve Türk Sivil Toplum Kuruluşları” konulu 3. Afrika Çalıştayı, Tasam Afrika Enstitüsü tarafından 6 Eylül Perşembe akşamı Ambassadore Otel’de gerçekleştirildi.
Toplantıya Ankara’daki 10 Afrika ülkesinin diplomatik heyetlerinin yanı sıra başta T.C. Başbakanlık, Dışişleri Bakanlığı başta olmak üzere çok sayıda kamu kuruluşu ve sivil toplum örgütü temsilcisi katıldı.
İlk bölümde TİKA Başkan Yardımcısı Mustafa Şahin ve İnsani Yardım Vakfı (İHH) Yönetim Kurulu Üyesi ve Başkan Vekili Hüseyin ORUÇ, kurumlarını temsilen Afrika ülkelerindeki faaliyetlerine yönelik birer konuşma yapmışlardır.Bu bölümde konuşmacı olan Deniz Feneri Derneği genel Sekreteri aynı gün mazeret bildirerek Kızılay Genel Müdürü ise mazeret bildirmeden toplantıya iştirak etmemişlerdir.Toplantının ikinci bölümünde katılımcılar görüş ve önerilerini dile getirmişlerdir. Bu bölümde TİKA’nın Türk Dış Politikasının en önemli enstrümanlarından biri olduğu ifade edilirken, TİKA’nın Afrika’daki temsilcilikleri ve elçiliklerimiz aracılığıyla bölgeyi yakından izlediği, sağlık projeleri ve yardm kampanyaları vasıtasıyla ihtiyaçların giderilmesi konusunda aktif çalışmalar yürüttüğü vurgulanmıştır.
Türkiye’nin 2005 yılından bu yana UNDP tarafından MENA projesi kapsamında yürütülen çalışmalara destek verdiği belirtilmiştir. Toplantıda yapılan kalkınma yardımlarından ziyade, Türkiye’deki ve Afrika’daki sivil toplum kuruluşları arasında işbirliği konusunun büyük önem arz ettiği ifade edilirken, Türkiye’den yapılan yardımların etkinliğinin arttırılması için karşılıklı işbirliğinin geliştirilmesinin önemine atıfta bulunulmuştur.
Afrikalı diplomatik temsilciler, kendilerinin Türkiye’nin işbirliği çabalarını takdirle karşıladıklarını, Türk hükümetinin ve TİKA’nın işbirliği konusunda büyük çaba sarf ederek önemli bir görev üstlendiklerini dile getirmişlerdir. TİKA’nın bu konuda Afrika’nın çeşitli bölgelerinde faaliyet göstermesinin ve hükümetlerin yetkilileriyle görüşerek bu hususlarda neler yapılabileceği konusundaki çalışmalarının memnuniyetle izlendiği, bunun da gerçek bir işbirliği olarak ifade edilebileceği vurgulanmıştır.
Karşılıklı işbirliğinin henüz istenen düzeye ulaşmadığı ancak son iki yıldaki kayda değer gelişmelere bakıldığında, işbirliğinin yakın gelecekte çok daha ileri boyutlara ulaşacağı konusunda umutlu olunduğu ifade edilmiştir.
Toplantının son bölümünde ise TASAM Başkanı Süleyman ŞENSOY, TASAM Heyetinin 9- 14 Ağustos tarihleri arasında Addis Ababa’da Afrika Birliği Komisyonu Başkanı ve yetkilileriyle gerçekleştirdiği temaslar konusunda değerlendirmelerde bulunmuştur.