İlk olarak belirtmek isterim ki, böyle bir buluşmayı gerçekleştirmenizden dolayı eşim Adame BA KONARE, heyetim ve ben bugün burada olmaktan büyük mutluluk duyuyoruz. Bugün bu buluşma aracılığıyla bana, Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Abdullah GÜL’ün dün bizi Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Ahmet Necdet Sezer ile karşılaması, daveti ve bize sağladığı kolaylıklardan ötürü özellikle Türk hükümetini ve de kendisini tekrar selamlama ve teşekkürlerimi sunma imkânı verdiniz. Afrika’ya yönelik desteğini ve ilgisini göz önünde bulundurarak, İslam Konferansı Örgütü Genel Sekreteri Sayın Ekmeleddin İHSANOĞLU’na da huzurlarınızda selamlarımı iletiyorum. Ayrıca, bu kongreye katılan Afrikalı kardeşlerimizi ve Afrikalı büyükelçilerimizi burada bulunmalarından, faaliyetlerinden ve Afrika’daki gelişmeleri ülkenize taşımalarından dolayı selamlamaktan mutluluk duyuyorum. Son olarak, Afrika dostu Sayın TASAM Başkanı’nı böyle bir günde bizi bir araya getirdiği için selamlıyor ve teşekkürlerimi iletiyorum.

Çok değerli Bayanlar ve Baylar,
Bugün, Afrika için ümit ve güven mesajı taşıyan bir gündür. Bu buluşma, sadece tek bir günle sınırlı olmayacaktır. Bugün, 2005 yılında Türkiye’de ilan edilen “Afrika Yılı” çerçevesinde gerçekleştirilmektedir. “Afrika Yılı”, Türk hükümetinin Afrika’ya yaptığı birçok ziyaret ile başlamış ve Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet SEZER’in de kıtaya teşrifiyle hız kazanmıştır. Bu sene içerisinde de, ilk olarak Başbakan ardından Dışişleri Bakanı’nı, Afrika Birliği öncülüğünde, Addis Ababa’yı ve diğer Afrika ülkelerini ziyaret etmişlerdir.

Bugün, Afrika’da açılan sayısız Türk elçiliklerinin ve belli bir zamandan beri Afrika Birliği Komisyonu’nda temsilci bulunduran Türkiye’nin gayretlerinin bir uzantısıdır. Bugün, ayrıca, Türk ve Afrikalı iş adamlarının İstanbul’da kurduğu ortalık çerçevesinde yürüttüğü faaliyetlerinin de bir uzantısını temsil etmektedir.

Bugünün sayesinde, birçok Türk şirketi ve üniversitesinin Afrika’ya yönelmesi beklenmektedir. Bu yönelimin daha da derinleşip kuvvetlenmesi için çalışmalar sürmektedir. Bugünün düzenlenme sebebi, herkesin bu aralar Afrika’dan bahsetmesi, ya da bir şeyleri düzeltme kaygısı içinde olmasından değildir. Bu kongre, modern Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Kemal ATATÜRK’ün verdiği mesaj doğrultusunda Türk hükümetinin dünyada edindiği güçlü siyasi konumu pekiştirmesinin, daha adil, barışçı ve dayanışma içinde bir dünya oluşturulmasına verdiği katkının güçlü bir ifadesidir. Bu kongre, Türkiye’nin Afrika’yla ilişkilerine yeniden göz atıp yeni bir sayfa açmayı hedeflediği bir günün ifadesidir. Çünkü Türkiye ile Afrika arasında var olan bağlar Osmanlı İmparatorluğu’ndan günümüze ulaşan geleneksel bir bağa işaret etmektedir. Osmanlı İmparatorluğu döneminde bu ilişkiler sadece Kuzey Afrika’yla sınırlı kalmamış; Doğu ve Batı Afrika’yı da içine almıştır.

Modern Türkiye, Afrika’nın sömürgelikten kurtulma sürecinde, apartheide karşı mücadelede bizi destekleyerek ikili ilişkilerin gelişmesinde kendine düşen görevi yerine getirmiştir. Bunun yanı sıra, Türkiye Afrika’nın birçok sorununa yanıt getirebilmek için büyük bir istekle Afrika’nın hep yanında olmaya çalışmıştır. Dolayısıyla, bugünün anlamı, Afrika’ya ümit ve güven mesajının verildiğidir.

Konuşmamı, uluslararası medyanın Afrika’yı dünya kamuoyuna yansıtırken kullandığı tanımlamaların ne kadar yanıltıcı olduğunu anlatarak sürdürmek istiyorum. Uluslararası medya günümüzde Afrika’yı çatışmalar, istikrarsızlıklar ve savaş kıtası; sıtma ve AIDS kıtası ya da açlık ve köleler kıtası olarak lanse etmektedir. Oysa öne sürülen bu imaj Afrika’yı ve gerçekleri yansıtmamaktadır. Bugün, Afrika için sanal bir imaj çizilmek istenmektedir ki bunun nedenleri ortadadır. Kimsenin böyle bir imaj çizerek Afrika’nın kaderiyle oynamaya hakkı yoktur. Hepinizin bildiği gibi, bizim istediğimiz ve kendimizi sorumlu olarak gördüğümüz nokta, Afrika’nın tarihini değiştirmek ve Afrika’ya bir dönüşüm getirmektir.

Afrika’nın geri kalmışlığının ve bugün bu durumda olmasının nedenleri herkes tarafından bilinmektedir ve olumlu-olumsuz ne varsa bizim kıtamızın tarihinin bir parçasıdır. Kimsenin bunu yok sayma ve görmezden gelmeye hakkı yoktur. Ama köleliğin, kıtamıza getirdiği yegâne şey de budur. Kimsenin sömürgeciliği görmezden gelme hakkı yoktur. Bunun sayesinde toplumumuz ve kimliğimiz zarar görmüştür. Kimsenin apartheidin bizim kıtamızda yapıldığını göz ardı edemez.  Ayrıca eşitsiz ve adaletsiz raporların sürekli Afrika’ya mal edilmesini de kimse görmezden gelemez.

Bugün Afrika hiç durmadan yardım isteyen bir kıta olarak görülmektedir. Çünkü Afrika’dan satın alınan hammaddelerin fiyatlarını kendimiz belirleyemediğimiz için adil bir kazanç sağlayamamaktayız. Uluslararası medyanın dünya kamuoyuna yansıtması gereken gerçekler aslında budur. Eğer hammadelerimizin gerçek fiyatlarını belirleyebilseydik, finansal desteğe hiç şüphesiz ihtiyacımız olmayacaktı. Size bu tip örnekler veriyorum ama bunu sadece bazı şeyleri aklamak için yapmadığımı bilmenizi istiyorum. Çünkü aynı zamanda biliyoruz ki, Afrika’nın geri kalmışlığında, bazılarının yanlış ve kötü tercihleri ile kötü yönetim ve idaresi yatmaktadır. Ama tüm bunlar Afrika’nın yolsuzluk kıtası olarak damgalanmasına bir neden değildir. İşte bu nedenledir ki, birkaç yıldan beri Afrika’nın demokratik bir sürece girmesi yolunda büyük bir mücadele ortaya konulmaktadır. Eşit ve adil çalışma koşullarını, kadın erkek ve vatandaşlar arası eşitliği yaratmak bu aşamada çok büyük bir önem arz etmektedir. İşte bugün sayesinde iletmek istediğimiz mesaj da budur. Başbakan’ın ve Türk yetkililerin bize ilettiği mesajlar, hedeflerimizle örtüşmektedir. İşte bu, Afrika’ya güven mesajıdır.

Sayın Başbakan Yardımcısı, Bayanlar ve Baylar,

Afrika’ya güvenmek için birçok nedeniniz var.  Sizin de belirttiğiniz gibi, yapılması gereken şey unutulmuş Afrika’nın yeniden tanımlanmasıdır. Bilindiği gibi Afrika’da ilk insan doğmuştur, orada gelişmiştir ve tarihte ilk olarak oradan yol almıştır.

Her şeyden önce Afrika’nın hammadde, enerji ve su yönünden çok zengin bir kıta olduğu bilinmektedir. Enerji, su ve hammadde önümüzdeki yüzyılda devletlerin karşılaşacağı büyük sorunlar olacaktır. Çok önemli ve stratejik bir yerde bulunan Afrika’nın dünya iletişimindeki yeri bilinmektedir. Afrika dünyanın ikinci iletişim ayağıdır. Bildiğiniz gibi Afrika Birliği 53 ülkeyi kapsamaktadır. Bu 53 ülke, Birleşmiş Milletler Genel Komisyonu’nda %30’luk bir oya karşılık gelmektedir. Bu demek oluyor ki, kabul etmediğimiz bir durumla karşılaşırsak, Afrika Birliği’nin oyları birleşip Birleşmiş Milletler’de bir karar alınmasını engelleyebilir. 53 Afrika oyu, diğer dostlarımız ve ortaklarımızınkilerle birleşince, Birleşmiş Milletler’de büyük bir güç oluşturmaktadır. Bu güç sayesinde uluslararası ilişkileri dengeleme fırsatımız olacaktır.

Bayanlar ve Baylar,
Afrika’nın madeni, doğal ve mineral rezervlerinin olduğundan bahsetmiştim. Ancak Afrika’nın bir başka madeni daha vardır. Bu maden dayanışmadır. Dayanışma bizim için en büyük zenginliktir. Biz kalkınmada insana ayrı bir yer vermeye çalışıyoruz ve kültür için ayrı bir yer açmaya çalışıyoruz. Çünkü insanın rolünün farklı bir şekilde ele alınması gerekmektedir. Bugün üzerine durulması gereken nokta, materyalist insanın yerine başka bir insan modelinin geçmesinin gerekliliğidir.

Sayın Bakan, bugün düzenlenen bu buluşma diğer buluşmaların habercisi ve karşılıklı siyasi istekliliğimizin bir ürünüdür. Aynı zamanda, bugünün Afrika’da “Türkiye-Afrika” günlerinin düzenlenmesine yol açacağından eminim.

Bugün burada yapılanları tamamlamak için şunları söyleyebiliriz. Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Abdullah GÜL’ü dinlediniz. Burada kültürel, sportif, ekonomik alanlarda Afrika haftaları düzenleyebilirsiniz. Buradaki Afrika büyükelçilerinin de desteğini alarak, burada bir Afrika Birliği Ofisi oluşturabiliriz. Ayrıca Tükiye’de varolacak bir Afrika Evi, ikili ilişkilerin gelişmesi ve organizasyonu için sürekli destek sağlayabilir.

Sayın Başbakan Yardımcısı, Saygıdeğer Bayanlar ve Baylar,
Söylediğim gibi, Afrika’ya güvenmek için birçok nedendiniz var, çünkü dünyada Afrikasız bir gelecek düşünülemez.

Afrika tarihin ona vurduğu darbeyi görmese bile, çocuklarının çalışma aşkıyla tarihini elbet değiştirecektir. Eğer Afrika yoksulluk içinde olmasa, kimse acı çekmeyecek ve kimse şiddet içeren bir düzende yaşamayacaktır. Çünkü şiddeti besleyen şey, yoksulluktur.

Yarının yoksulluğu, bugünün kavgalarını, çatışmalarını ve göçlerini beslemektedir. Dünya adaletsiz, kardeşlikten ve dayanışmadan uzak olursa, bunların sayıları milyarları bulacaktır. Çünkü dünyanın kaynakları sürekli azalmaktadır. Afrika için her an sözler verilmektedir. Bunu yapmaya devam edeceklerdir ama hiçbir şeyin değişmediği de ortadadır.

Stratejik bir konuma sahip olan Afrika, sorumluluk almak ve gerçek ortaklara sahip olmak istemektedir. Afrika’nın borçlarının silineceğinden bahsedilmekte, ama her nedense, herhangi bir aşamaya gelinmemektedir. Her zaman Afrika için sözler verilmekte ama her nedense hiçbiri yerine getirilmemektedir. Bütün bu bahsedilenlerin kesin bir şekilde gerçekleştirilmesi için Afrika’nın daha sorumlu olması, birlik ve beraberlik göstermesi gerekmektedir. Bunun yanı sıra, Türkiye gibi aktif ve etkin destek sağlayan ortaklar edinmesi gerekmektedir. Eğer dünyada bir günde yapılan askeri ve silahlanma alanındaki harcamalar yapılmazsa, sadece bir gün için savaşların maliyeti durdurulsa, Afrika’nın ve dünyanın sorunlarının daha hızlı bir şekilde çözüleceğinden eminim.

Girişimde bulunmak, güven vermek; bunlar günümüzün değişilmeyen gerçekleridir. Afrika’nın bir ruha ihtiyacı vardır ve kimse bunu bizden esirgeyemez, esirgememelidir. Eğer Afrika için başka bir seçim yapılırsa ki bizim de dileğimiz budur, Afrika yok olmayacaktır. Afrika’nın bütün bu zenginliklerinden ötürü bir şansı vardır. Çünkü Afrika büyük bir ülkedir. Büyük bir ülkedir, çünkü 53 devletin sınırları 30 milyon kilometrekarelik bir ülke yaratmaktadır. Afrika’yı Afrika yapan 30 milyon kilometrekare, Hindistan, Çin ve Meksika’nın yüzölçümlerinin toplamıdır. Demografik güç de önemli bir unsurdur. Bütün dünya biliyor ki 1,5 milyar nüfusla Afrika, Hindistan’dan önce, 1,3- 1,5 milyar nüfuslu Çin’den sonra gelmektedir. 20 yıl içinde Afrika nüfusu Avrupa Birliği’nin, Kuzey Amerika’nın, Kanada’nın, Amerika Birleşik Devletleri’nin ve Latin Amerika’nın toplam nüfusuna eşit olacaktır. Afrika Birliği’ni birlik yapan, işte budur. Çin ya da Hindistan’ın nüfuslarına göre birçok büyük avantajlarımız vardır. Bu avantaj, dünyanın en genç nüfusa sahip olmamızdan ileri gelmektedir. Avrupa ve Amerika’nın en büyük sorunu yaşlı bir nüfusa sahip olmalarıdır. Bizim nüfusumuz, Asya ve Hindistan’ın nüfusundan çok daha gençtir. Bu genç nüfusu ile Afrika, dünyanın geleceğini temsil etmektedir. Çünkü bu haliyle Afrika, dünyanın en genç pazarıdır. Biz, geleceğin yeni pazarı olacağız. Çünkü her şey Afrika’da doğmuştur.

20 yıl sonra Afrika dünyanın en büyük şantiyesi olacaktır. İşte bu yüzden, Afrika dünya için bir şans olarak değerlendirilebilir. Eğer bu oynanmaması gereken bir kartsa, hastalıklar, açlıklar artacak, hayatî değer taşıyan kaynaklar ve hammaddeler yok olacaktır.

İşte Afrika’nın dünyaya sunduğu şanslar yeni ve genç bir pazar ile en büyük şantiyedir. Çatışmaların, istikrarsızlıkların en büyük kaynağı yoksulluktur. Yoksulluk dünyanın ulaşmak istediği hedeflere zarar vermektedir, ileride de zarar verecektir. Dolayısıyla biz tercihimizi yaptık ve Afrika’nın Kalkınması için Yeni Ortaklıklar (NEPAD) oluşumuna katıldık. Amacımız stratejik bir çerçevede Afrika’nın yeniden doğmasını sağlamaktır. Afrika’nın geleceğin seçimini yaptığını söylerken, kendimiz için var olacağız, gelişmelerin bir parçası olacağız, Türkiye gibi sadık stratejik ortaklar ile rolümüzü yerine getireceğiz. Böylece Afrika herkes adına hareket edebilir hale gelecektir.

Hepinize tekrar teşekkürlerimi sunuyorum.

Saygılarımla.