Yakın dönemde siyasi, ekonomik ve sosyal alanlarda içinde bulunduğu sorunları aşabilme konusunda kayda değer çabalar gösterdiği görülen Afrika, sahip olduğu zengin doğal kaynakları ve genç nüfusu ile gerek gelişmiş gerekse gelişmekte olan ülkeler nezdindeki stratejik önemini güç geçtikçe arttırmakta, dünyanın ekonomik istikrarı ve büyümesi açısından büyük önem arz etmektedir.

Son beş yılı aşkın bir dönemde Afrika'nın istikrarlı olarak ifade edilebilecek büyüme oranları yakaladığı, dış yardımlardan ve yatırımlardan elde ettiği kazançlarını arttırdığı bilinmektedir. Söz konusu gelişmelere bakıldığında kıtadaki kısmi iyileşmeden söz etmek mümkün olmakla birlikte bu gelişmelerin yoksulluğun azaltılmasında ve dünya ekonomisi ile bütünleşmede sınırlı bir etki yaptığı görülmektedir.

Afrika'nın yardımdan ziyade yatırım ve ticaret imkânlarının arttırılmasına ihtiyaç duyduğu, genel kabul gören bir düşüncedir. Nihayetinde, Afrika'nın dünya ticaretindeki payını %1 arttırabilmesi halinde kıtanın bundan elde edeceği kazancın, kıtaya yıllık olarak yapılan hibenin yaklaşık yedi katı tutarında olacağı ifade edilmektedir.

Diğer taraftan, Afrika kıtasında yer alan ülkelerin sınaî kalkınma hedefleri doğrultusunda daha aktif politikalar izlemeleri ve bu anlamda desteklenmeleri gerekmektedir. Dinamik yatırımların gerçekleştirilebilmesi, düşük olan kıta içi ticaret hacminin arttırılması özel sektörün güçlendirilmesi, beyin göçünün azaltılması, standardizasyon ve iç teknolojik kabiliyetlerin geliştirilmesi hususları önem arz eden konuların başında gelmektedir.

Devamı...