Sömürgecilik her ne kadar Fenikeliler gibi Akdeniz ve Kızıldeniz havzasında etkili olan ve farklı noktalarda koloniler kuran devletlerin dönemine kadar giden üç bin yıllık bir geçmişse sahipse de aslında bugün bizim anladığımız manada Avrupa devletleri tarafından XVI-XX. yüzyıllar arasında, özellikle Afrika başta olmak üzere Asya ve Amerika’da, uygulanmıştır.

Avrupalılar’ın Akdeniz havzası dışındaki denizlere açılmasıyla birlikte daha önce bilmedikleri yeni coğrafyaları, kendi tabirleriyle “keşfetmelerinin” ardından buraları sömürgeleştirme dönemi başladı. Bu aynı zamanda bugün dünya hakimiyetine sahip olmaları noktasında attıkları en ciddi adımın bir başlangıcıydı. Daha önce Haçlı Seferleri sırasında Doğu Akdeniz bölgesinde etkinliklerini büyük oranda kaybeden Avrupalılar Kuzey Afrika’dan İspanya’ya kadar yayılan Müslüman varlığıyla iyice bölgelerine sıkışıp kaldılar. Endülüs Emevileri, Fâtımîler, Eyyûbiler, Memlûkler ve nihayet Osmanlılar yüzünden Akdeniz bölgesinde bilhassa siyasî ve idarî etkinlik kuramadılar. 1490’lı yıllarda İspanya’daki Müslümanların iktidarına son veren ve başlarını İspanyolların çektiği Avrupalı güçler derhal Akdeniz’e açıldılar ve 1505 yılından itibaren Kuzey Afrika’da önemli kaleleri ve şehirleri birer bire ele geçirdiler. Bunu aynı yıllarda Afrika’nın batı sahillerini dolaşan Portekizliler’in deniz seferleri takip etti. Her iki Avrupalı güç yüzünden kısa zamanda Kuzey ve Doğu Afrika sahillerinde yüzyıllardır hüküm süren Müslüman varlığı yok olma tehlikesiyle karşı karşıya geldi.

Tamamı için tıklayınız

TASAM Afrika Enstitüsü, alanında önemli bir boşluğu dolduracak, yapmakta olduğu sosyal, ekonomik, siyasi ve kültürel çalışmalarla, Afrika'nın geleceğine projektör tutacaktır. (TASAM Başkanı Süleyman ŞENSOY)