6. Uluslararası Türk - Afrika Kongresi 16-17 Aralık 2010 tarihleri arasında İstanbul’da gerçekleştirildi. Kongre’ye çok sayıda devlet adamı, düşünce ve sivil toplum kuruluşu yöneticisi, akademisyen, yazar, iş adamı, uzman ve diplomatik temsilci katıldı.

Alt teması "Milenyum Kalkınma Hedefleri (MKH): Afrika’nın Kalkınmasında Sivil Toplum Kuruluşlarının Rolü ve Küresel İş Birliği" olarak belirlenen “6. Uluslararası Türk - Afrika Kongresi” Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM Afrika Enstitüsü tarafından İstanbul Cevahir Hotel ve Kongre Merkezi’nde yapıldı.

Kongre’nin açılış konuşmalarını TASAM Başkanı Süleyman Şensoy ve Afrika Birliği Komisyonu Önceki Başkanı ve Mali Cumhuriyeti Eski Devlet Başkanı Prof. Dr. Alpha yaptı.

Kongre’de BM 2010 Kalkınma Yılı çerçevesinde Uluslararası Sivil Toplum Kuruluşları Kalkınma ve İş Birliği Ptatformu USTKİP Komisyon Toplantıları da üye Türk ve Afrikalı STK’ların katılımı ile icra edildi.

Kongrenin açılışında yaptığı konuşmasında Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi (TASAM) Başkanı Süleyman Şensoy, Türkiye-Afrika ilişkilerinde daha somut projelere yönelinmesi gerektiğine değinerek, “Türkiye’nin Afrika politikalarının başarılı olabilmesinin temel kriteri toplumlar arasındaki ilişkilerin gücüne bağlıdır” dedi.

Başkan Şensoy, Türkiye’nin 2005 yılını ’’Afrika Yılı’’ ilan etmesinden bu yana TASAM’ın 6 Türk-Afrika Kongresi’ni düzenlediğini ve kongrelerin her yıl ivme kazanan bir niteliğe taşındığını belirtti. Şensoy, bu kongreleri çok önemsediklerini, Türkiye ve Afrika ilişkilerine hizmet edecek şekilde devam ettirileceklerini kaydetti.

TASAM Başkanı Süleyman Şensoy’un  6. Uluslararası Türk - Afrika Kongresi açılışında yaptığı konuşmanın tam metni:
“Öncelikle Mali eski devlet başkanı ve Afrika Birliği Komisyonunun bir önceki başkanı Prof. Dr. Alpha Konare Beyefendi başta olmak üzere kongremize teşrif eden hanımefendilere, beyefendilere ve tüm basın mensubu arkadaşlarımıza teşriflerinden ötürü teşekkür ediyorum. Dışişleri Bakanlığımızı temsilen Bölge’de görev yapan üç büyükelçimiz de aramızdalar. Onlara da teşriflerinden ötürü teşekkür ediyorum. Madagaskar, Sudan ve Gana Büyükelçilerimiz de programımız için ülkemize geldiler.

Bu kongrenin ve USTKİP Komisyon Toplantıları’nın gerçekleştirilmesinde büyük emeği geçen TASAM Afrika Enstitüsü  direktör yardımcısı ve direktörümüz, yönetim kurulumuz başta olmak üzere emek veren herkese, desteklerini esirgemeyen kişi ve kurumlara teşekkürlerimi bir borç ve vazife biliyorum. Ben daha çok, teknik bir konuşma yapmaya gayret edeceğim ve çok kısa tutacağım.

2005 yılında ilk Uluslararası Türk - Afrika Kongresi’ni Sayın Konare’nin teşrifiyle, bugün Cumhurbaşkanımız olan Abdullah Gül Beyefendi’nin ( Dönem’in Dışişleri Bakanı olarak ) teşrifiyle ve yine İslam Konferansı Teşkilatı Genel Sekreteri Prof. Dr. Ekmelettin İHSANOĞLU Beyefendi’nin teşrifiyle yapmıştık. Bugün yine aynı salonda 6. Uluslararası Türk - Afrika Kongresi’ni yapmak üzere bir araya gelmiş bulunuyoruz. Türkiye’nin 2005 yılını “Afrika Yılı” ilan etmesi ile başlayan süreçte yaklaşık 6 yıl geçti. Bu süre zarfında TASAM kendi açısından, başlatmış olduğu kongreler serisini 6. Uluslararası Türk - Afrika Kongresi’ne kadar aksatmadan, düzenli ve her yıl yeni ivme kazanacak bir nitelikte bugüne kadar taşıdı ve bundan sonra da daha güçlü olarak devam ettirmek isteğinde.

Bir diğer önemli kazanım da; 2008 yılında Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı ev sahipliğinde düzenlenen “Türkiye - Afrika İşbirliği Zirvesi“ öncesinde yine Kıta’daki 45 ülkeden sivil toplum kuruluşlarıyla “Türkiye - Afrika STK Forumu“ gerçekleştirildi. Bu forumun sonunda uluslararası bir platform kurulması, bunun 4 dilde yayın yapan bir “internet portalı” olması ve kurulacak komisyonların da kendi aralarında belirli bir “iş ağı” oluşturmaları kararlaştırıldı. Geçen yıl bu komisyonların ilk taslak toplantıları yapıldı ve ilk filizleri görüldü. Bu yıl ikinci toplantıları sizlerin katılımı ve desteğiyle gerçekleştirilecek.

Bilimsel ve stratejik anlamda sürece destek vermek açısından Uluslararası Türk - Afrika Kongreleri’ni çok önemsiyoruz ve bunu ciddiyetle Türk - Afrika ilişkilerinin gelişmesine hizmet edecek şekilde devam ettirmeyi planlıyoruz. Ama kısaca USTKİP dediğimiz “Uluslararası Sivil Toplum Kuruluşları Kalkınma ve İş Birliği Platformu”nun komisyonlarının hem Türk tarafının hem Afrika tarafının işlerlik kazanmasını, somut projelere yönelmesini, ikili ve çok taraflı projelerle bir araya gelmesini daha çok önemsiyoruz. Çünkü Türkiye’nin Afrika politikasının başarılı olabilmesinin temel kriterinin toplumlararası ilişkilerin gelişmesine bağlı olduğunu düşünüyoruz. Bu ilişkiler ne kadar güçlendirilirse, devletler bazında ortaya konmuş iradenin o kadar başarılı olacağı şüphesiz ortadadır.

Diğer alanda ticaret hacmimiz 3 milyar dolardan yaklaşık 18 milyar dolar gibi - çok genel rakamlarla söylüyorum - yaklaşık 6 katına çıkan bir ivme gösterdi. Bu sevindirici bir gelişme; fakat Afrika ile Türkiye’nin genel potansiyeline bakıldığında 100 milyar dolarlık bir hedefin hayal olmadığı da kanaatimce gözüküyor. Dolayısıyla ticari alanda elde edilen bu başarının arkasında TUSKON gibi sivil anlamda, devlet boyutunda ise Dış Ticaret Bakanlığımızın ve ilgili bakanlığımızın örgütlemiş olduğu çalışmalar ve diğer iş örgütleri, iş adamı kuruluşları, iş adamlarımız var. Bu süreçte emeği geçenlere şükranlarımızı sunuyorum. Ama daha çok fazla gidilecek yol olduğunu da sanırım onlar bizden daha iyi biliyorlar.

2005 yılında Türkiye’nin Afrika’da 12 büyükelçiliği varken şimdi - yakında açılması hedeflenenler ile söylüyorum - 30 gibi bir sayıya ulaşacak. Dolayısıyla bu kadar kısa bir sürede diplomatik temsilciliklerin iki katına, sonra iki buçuk katına çıkarılacak olmasını, yine Dışişleri Bakanlığımız açısından Türkiye Cumhuriyeti resmî temsilciliklerimizin Bölge’de açılmasını ve yaygınlaşmasını, bütün Kıta’ya hitap eder hale gelebilmesi açısından önemli ve çok büyük bir gelişme olarak değerlendirmek gerekiyor. Türk İş birliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığının Bölge’de açmış olduğu ofisler, temas noktaları çok daha fazla. Bütün büyükelçilerimizin olduğu başkentlerde yine TİKA’nın ofislerine kanaatimce ihtiyaç olduğu gözüküyor.

Bu süreçte yer alan bütün sivil ve resmî kurumların önlerinde daha çok yapılacak işler var. Şüphesiz bütün bu perspektifi geliştiren, içerisinde yaşadığımız dünyanın nereye gitmekte olduğunu da görmemiz gerekiyor. Öngörülebilirlik Çağından, Tahmin Edilebilirlik Çağına geçiyoruz. Bunu ABD Merkez Bankası eski başkanı Alan Greenspan “Türbülans Çağı” olarak tanımlıyor. Öngörülebilirliğin mümkün olmadığı, tahmin edilebilirliğe ve buna bağlı olarak da sürprizlere açık olan bir dünya ile karşı karşıyayız.

Önce iki kutuplu bir dünya, sonra tek kutuplu bir dünya, şimdi ise çok kutuplu gelişim gösteren bir rekabet ve dünya sistematiği içerisindeyiz. Türkiye’nin çok boyutlu dış politika açılımı içerisinde Afrika ile olan tarihi referanslarından da yola çıkarak geliştirmek istediği “büyük iş birliği ağı”nın, dünyanın gelişen bu dengeleri içerisinde çok önemli bir yere oturduğunu görmekte fayda var. Türkiye - Afrika ilişkileri açısından bence altı çizilmesi gereken en önemli şey; tüm söylediklerimle birlikte mümkün olduğunca somut sonuçlara ve somut projelere dayanan bir sürecin geliştirilmesi ve güçlendirilmesi gereğidir.

Biz kendi çalışmalarımızda hep bunun arayışındayız: Acaba amaca ne kadar hizmet edebiliyoruz? Yaptığımız işlerin içeriğini somut olarak ne kadar doldurabiliyor, kalıcı kazanımlar haline getirebiliyoruz? Somut projeler etrafında bir araya gelinebilmesinin ve bunların hem Kıta’daki ülkelerin hem de Türkiye’nin yararına kılınabilmesinin arayışı içerisindeyiz. Afrikalı muhataplarımız da aynı kanaatte olduklarını zaten sürekli bize teyit ediyorlar.

Hem Türkiye’nin hem Afrika ülkelerinin bugün ve önümüzdeki dönemde gelişen dünya içerisinde etkin ve güçlü olabilmesinin en temel dayanağı, donanımlı insan kaynağı. Çok basit bir örnek vermek gerekirse; Çin’in tahminen edilen eğitilmiş insan nüfusunun 450 milyon kişi olduğu söyleniyor fakat diğer taraftan dünyanın en büyük entegrasyon hareketi Avrupa Birliğinin 27 ülkesinin toplam nüfusunun 450 milyon olduğunu düşündüğümüzde önümüzdeki dönemin rekabet açısından ne kadar acımasız olacağını da – bunun hangi taraf lehine olacağına değinmemekle birlikte – ifade etmemiz gerekiyor. Bu anlamda elimizdeki insan kaynağına dayalı, insan kaynağını geliştirecek projeler yapmamız gerektiği konusunun da altını çizmekte fayda var. Çünkü Afrika ülkelerinin de Türkiye’nin de kaynakları sonsuz değil. Bu kaynakları ne kadar verimli, donanımlı insan kaynağı marifetiyle ve stratejik vizyon derinliği içerisinde kullanabilirsek, hem ülkemiz hem de karşılıklı geliştirilmek istenen ilişkiler açısından daha somut sonuçlara ulaşabiliriz diye düşünüyorum.

Önümüzdeki yıl Uluslararası Türk - Afrika Kongresi’nin 7.’si yapılacak. USTKİP Komisyon Toplantıları’nın 2011 yılı içerisinde daha da hızlanması ve yılda en az iki kez yapılmasının daha sağlıklı olacağı kanaatindeyiz. Bu anlamda, 7. Uluslararası Türk - Afrika Kongresi’nin Afrika’da bir ülkede yapılması, USTKİP Komisyon Toplantıları’nın karşılıklı olarak hem Türkiye’de hem de Afrika ülkelerindeki STK’larımızın ev sahipliğinde yapılması konusunda da arayışımız devam ediyor. Bunu ikili görüşmelerde de değerlendireceğiz ve bu anlamda tekliflere de açığız. Bu süreçte bütün imkanlarımız ile destek vermeye hazır olduğumuzu ve toplantılarımızın Afrika’ya taşınmasına çok sıcak baktığımızı belirtmek istiyorum.
Tekrar teşriflerinizden ötürü teşekkürlerimi iletiyor, saygılar sunuyorum…”



KONARE; TÜRKİYE ve AFRİKA HİÇ BU KADAR YAKIN OLMAMIŞTI

KONARE; TÜRKİYE ve AFRİKA HİÇ BU KADAR YAKIN OLMAMIŞTI
Mali Eski Devlet Başkanı Alpha Oumar Konare ise  6. Uluslararası Türk - Afrika Kongresi açılışında yaptığı konuşmasında, beş yılda önemli mesafeler alındığına işaret ederek, “Türkiye, tarihte şimdiye kadar Afrika’ya hiç bu denli yakın olmamıştı’’ dedi.

Diplomatik ve ekonomik ilişkilerin arttığını, Türkiye ve Afrika arasında doğrudan uçak seferlerini başladığını ifade eden Konare, böylece aradan aracıların çıkarıldığını ve doğrudan ilişki kurulduğunu, bu yakınlaşmada amacın sadece ticaret ve iş ilişkilerini geliştirmek değil, aynı zamanda Türkiye’nin kendi çevresinde ifade gücünü güçlendirmesi ve Afrika’nın zenginleşmesinin amaçlandığını söyledi.

Türkiye-Afrika arasında sürdürülebilir bir ilişkinin izlenmesi gerektiğini vurgulayan Konare, “Köklü ilişkilerimiz ve Türkiye’nin aynı inancı ve dini paylaştığı birçok Afrika ülkesi var. Ancak, Afrika ve Türkiye birbirlerinin tarihini ve coğrafyasını bilmeli. Okullarda karşılıklı olarak tanıtıcı programlar yürütülmeli. Bunlara dikkat etmezsek ekonomik anlamda ilişkiler ne kadar gelişme gösterirse göstersin insani ilişkiler gelişmezse sorunlar yaşayabiliriz” diye konuştu.

Konare, bugün Afrika’nın Türkiye gündeminde yer alan bir konu olduğunu belirterek, Türkiye’nin bu konuda çok çalıştığını ve Afrika olmadan gelecek olamayacağını anladığını kaydetti.

Afrika’nın büyük bir kıta olduğunu ve 30 yıl içinde gençlerin ağırlıkta olduğu iki milyarlık bir nüfusa ulaşacağını ifade eden Konare, “Dünyanın yeni şantiyesi, yeni pazarı Afrika’dır. Bunu görmeliyiz” dedi.

Afrika kıtasının genel sorunlarına da değinen Konare, bugün yılda beş yaşın altında dokuz milyon çocuğun hayatını kaybettiğini, 350 bin annenin ya hamilelikte ya da doğum sırasında öldüğünü, çevrenin tahrip edildiğini belirterek, bu sorunlar üzerinde de çalışılması gerektiğini söyledi.

Alpha Oumar Konare, vergi kaçakçılığı ve yolsuzluk konularının da önemli sorunlar olduğuna dikkati çekerek, Afrika’nın kalkınmasının sadece dış yardımlarla olamayacağını, fakirliğe neden olan yapıların da değiştirilmesi gerektiğini anlattı.

Afrika’nın, ABD gibi tek başına bir güç gibi dünyada yerini alması gerektiğini vurgulayan Konare, “Afrika Devletler Birliği”nin oluşturulması gerektiğini, aksi halde etnik grupların ve kişisel amaçların devletleri yok edeceğini ileri sürdü.

Afrika, demokratik sürecini güçlendirmeyi başaramazsa, yerel yönetimlerini güçlendiremezse başarısızlığa mahkum olacaktır. Afrika bütün olumsuzluklara direnç göstermek zorundadır” diyen Konare, Afrika’nın sadece bir Pazar ve ham madde deposu olarak algılanmaması için çalışılması gerektiğini sözlerine ekledi.

KONGRE İKİ GÜN SÜRDÜ
Cevahir Hotel ve Kongre Merkezi’nde iki gün süren 6. Uluslararası Türk-Afrika Kongresi’nde yedi oturumda, “Sivil Toplumun Sosyal, Siyasi, Ekonomik Kalkınmadaki Rolü”, “Milenyum Kalkınma Hedeflerine (MKH) Ulaşılmasında Devlet-Sivil Ortaklığı”, “MKH Ulaşılmasına Yönelik Uluslararası-Bölgesel Örgütlerin ve Uzmanlık Kuruluşlarının Programları” ve “Özel Sektör Ortaklığı” konuları görüşüldü.

Kongre sırasında ayrıca, 2008 yılında düzenlenen “Türkiye-Afrika STK Forumu”nun ardından oluşturulan Uluslararası Sivil Toplum kuruluşları Kalkınma ve İşbirliği Platformu (USTKİP) komisyonları da ikinci toplantılarını gerçekleştirildi.

TASAM STRATEJİK VİZYON ÖDÜLLERİ DE VERİLDİ
Kongrenin ilk günü akşamı yapılan bir törenle, TASAM’ın geleneksel hâle getirdiği TASAM Stratejik Vizyon Ödülleri’nin beşincisi de sahiplerine verildi.

TASAM Africa Institute will fill a great gap in its field and light the way for Africa's future with its researches on social, economic, political and cultural issues. (Chairman of TASAM Süleyman ŞENSOY)