9. Afrika Zirvesi’nin Ardından
Afrika Birliği’nin 9. Zirvesi, 1- 3 Temmuz tarihleri arasında Gana’nın başkenti Akra’da gerçekleştirildi. Gana’nın bağımsızlığını kazanmasının 50. yıldönümü olması nedeniyle de söz konusu devletin bu türden bir zirveye ev sahipliği yapması şüphesiz kendisi açısından ayrı bir anlam taşımıştır. Zirvenin ana teması, üye ülkelerin ortak bir hükümetin çatısı altında birleştirilmesi düşüncesi doğrultusunda “Birlik Hükümeti”nin oluşturulmasına yönelik olurken, bu konuda hızla ve kararlılıkla hareket edilmesinin önemi üzerinde duruldu.
Zirve’de “temel ihtiyaçlar ajandası” başlığı altında gıda, su, elektrik, eğitim, sağlık ve güvenlik konularının önemi üzerinde durulurken, söz konusu temel ve öncelikli ihtiyaçların karşılanması için “kıtasal projelerin” geliştirilmesinin önemine atıfta bulunuldu. Yine bu doğrultuda NEPAD’ın (Afrika’nın Kalkınması için Yeni Ortaklık) gözetimi altında, ülkelerin gelir sağlamaları açısından kritik kaynaklar olarak da adlandırılan enerji, su ve ticari tarımın teşvik edilmesinin hayati önem taşıdığı vurgulanırken, bu alandaki projelere yatırım yapılmasının gerekliliği ifade edildi.
Zirve sonunda Orta Doğu bölgesindeki gelişmeler konusunda, Arap Barış Girişimi’ne de yönelik ortak bir bildirge yayınlandı. Bildirgede, İsrail işgali altındaki Filistin ve Arap topraklarının bölgedeki barışın tesis edilmesinin önünde büyük bir engel oluşturduğu belirtildi. Bildirgede ayrıca şu hususlara dikkat çekildi:
— Arap Barış Girişimi’nin desteklenmesi. 28 Mart 2002 yılında Lübnan’ın başkenti Beyrut’ta icra edilen 14. Arap Zirvesi’ne ve 29 Mart 2007’de Suudi Arabistan Krallığı’nın başkenti Riyad’ta gerçekleştirilen 19. Arap Zirvesi’ne atıfta bulunularak Filistin Sorunu ile Arap- İsrail çatışmasının barışçı yollarla çözümlenmesi ve buna yönelik girişimlerin desteklenmesi.
— Arap Barış Girişimi’nin teşvik edilmesine yönelik çabaların arttırılması ve uluslararası desteğin sözde olmasından ziyade uygulamaya yönelik olması.
— Bölgede adil ve kapsamlı bir barışın sağlanmasının ancak İsrail’in 1967 Arap- İsrail Savaşı’nda işgal ettiği topraklardan[1] geri çekilmesiyle mümkün olabileceği beyan edilmiştir. Başkenti Doğu Kudüs’ün olacağı bağımsız ve egemen bir Filistin Devleti’nin kurulmasının önemi vurgulanırken, Filistinli mültecilerin sorunlarına, BM Genel Kurulu’nun 1948 yılındaki 194 sayılı kararının da göz önünde bulundurularak adil bir çözüm getirilmesinin gerekliliği üzerinde durulmuştur.
— BM’nin ve Orta Doğu Dörtlüsü’nün[2] gözetimi altında tüm ilgili uluslararası ve bölgesel kurumların bir araya geleceği uluslararası bir konferansın organize edilmesine yönelik bir öneride bulunulurken, sürecindoğrudan, ciddi ve somut müzakerelerle, mutabık kalınmış belgelere ve dokümanlara uygun olması gerektiği belirtildi.
— Afrika Komisyonu Başkanı’nın bağlantılarını yoğunlaştırması ve konuyu Arap Devletleri Birliği’nin Genel Sekreteri’yle de koordine etmesi yönünde bir karar alınırken, bölgedeki barış çabalarını teşvik etmeye yönelik stratejilerin belirlenmesi ve bunun gerçekleştirilmesi için uluslararası kamuoyunda destek sağlanmasına yönelik kulis yapılmasının önemine atıfta bulunulmuştur.
Afrika’daki gelişmeleri yakından takip eden AB ve Çin Halk Cumhuriyeti de Zirve’ye ilgi göstermişlerdir. Afrika Birliği Zirvesi’ne AB’yi temsilen Komisyon Başkanı Jose Manuel Barroso ve Komisyon’un İnsani Yardım ve Kalkınmadan Sorumlu Üyesi Louis Michel katıldı. Her iki temsilci de Afrika Birliği’nin üye ülkelerinin liderleriyle bir araya gelerek temaslarda bulundu.
Zirve’de konuşan AB Komisyonu Başkanı Barroso, iki kıta arasındaki ilişkilerin geliştirilmesinin önemini vurgularken, iki birlik arasındaki siyasal ilişkilerin, iklim değişikliği, enerji, kalkınma ve AB ile Afrika toplumu arasında her alanda iyi ilişkilerin tesisi için geniş bir ağ oluşturulması gibi yeni konulara odaklanacağını belirtti.
AB Komisyonu’nun İnsani Yardım ve Kalkınmadan Sorumlu Üyesi Louis Michel ise yaptığı açıklamada, Afrika ile AB arasındaki ikili ilişkilerin ve Afrika’ya yardım konularının ele alındığını ifade etti. Ayrıca, AB’nin Portekiz’in dönem başkanlığında ve ev sahipliğinde Afrika ülkeleriyle ilişkilerini geliştirmek amacıyla 8–9 Aralık 2007 tarihlerinde, 2. Avrupa Birliği- Afrika Zirvesi’ni gerçekleştireceğini de hatırlamak gerekir.[3]
Öte yandan Afrika kıtasına yönelik aktif politika izleyen devletlerin başında gelen Çin Halk Cumhuriyeti’nin Başbakanı Wen Jiabao ise Zirve’ye gönderdiği kutlama mesajında Afrika Birliği’nin, Afrika kıtasındaki barış ve istikrarın korunması, bütünleşme sürecinin ilerletilmesi ve bölge ülkelerinin dış politikaları arasında eşgüdüm sağlanması hususlarında önemli bir rol oynadığına dikkat çekerken, Afrika Birliği’nin barış ve kalkınma alanında kaydettiği başarılardan memnuniyet duyduklarını, Çin Halk Cumhuriyeti’nin Afrika kıtası ile geleneksel dostluğunu sürdürerek, işbirliğini daha da yoğunlaştıracağını ve yeni stratejik ortaklık ilişkilerini daha da derinleştireceklerini ifade etti.[4]
Dipnotlar:
[1] “Altı Gün Savaşı” olarak da nitelendirilen savaş sonrası İsrail, topraklarını yaklaşık dört kat genişleterek Gazze’yi, Sina Yarımadası’nın tamamını, Batı Şeria’yı, Doğu Kudüs’ü ve Golan Tepeleri’ni ele geçirmiştir.
[2]ABD, AB, Rusya ve BM.
[3] 1. Avrupa Birliği- Afrika Zirvesi, 2000 yılında Mısır’ın başkenti Kahire’de gerçekleştirilmiştir.
[4] Çin- Afrika Zirvesi, 3-5 Kasım tarihleri 2006 tarihlerinde Pekin’de gerçekleştirilmiş ve zirve sonunda yayınlanan bildirgede Çin ile Afrika arasında yeni bir stratejik ortaklık ilişkisinin kurulup geliştirileceği kaydedilmiştir.