Milenyum Kalkınma Hedefleri (MKH) Zirvesi ve Afrika
Gelişmiş ülkelerle gelişmekte olan ülkeler arasında yakın bir ortaklığın oluşturulmasını, dünya genelinde yoksulluğun azaltılmasını ve yaşam koşullarının iyileştirilerek kalkınmanın sağlanmasını amaçlayan Milenyum Kalkınma Hedefleri (MKH), 2000 yılının Eylül ayında 189 ülke tarafından kabul edilmiştir. 1990 yılındaki göstergelere göre değerlendirilen söz konusu hedeflere 2015 yılına kadar ulaşılması planlanmaktadır.1
Bugün itibariyle dünyanın belirli bölgelerinde hedeflere ulaşıldığı görülürken, birçok Sahra altı Afrika ve Güney Asya ülkesinin bu hedeflerin bir hayli uzağında olması, mevcut kalkınma göstergelerinin hızlandırılmasını zorunlu kılmaktadır.2
20- 22 Eylül 2010 tarihlerinde Birleşmiş Milletlerin (BM) ev sahipliğinde New York’ta gerçekleştirilecek olan Milenyum Kalkınma Hedefleri (MKH) Zirvesi, altı genel oturumu ve altı yuvarlak toplantısını kapsayacaktır. 3 Söz konusu oturum ve toplantılar aracılığıyla belirlenen hedeflere ulaşılması açısından siyasi vaatlerin yeniden gözden geçirilmesi ve mevcut sürecin hızlandırılarak küresel bir eylem gündemine rehberlik edilmesi hedeflenmektedir.4 Dünya liderlerinin hazırlandıkları zirvede Türkiye’yi ise Cumhurbaşkanı Abdullah Gül temsil edecektir.
Zirve’de gözden geçirilecek hedefler, mevcut gelişim göstergeleri ve alınması gereken önlemler, önümüzdeki beş yıllık süreçte sorunlu bölgeler açısından büyük önem arz etmektedir.
Dünya genelinde ve özellikle de belirlenen hedeflerin oldukça gerisinde bulunan ülkelerde gelir dağılımının olumsuz bir seyir izlemesi, söz konusu yerlerde sefaletin ve açlığın ortadan kaldırılmasını güçleştirmektedir. Örneğin 1999 yılında Sahra altı Afrika genelinde nüfusun %45,9’unun günlük kazancı bir dolardan az iken, bu oranın 2004 yılında %41,1’e düştüğü hesaplanmıştır. Ancak söz konusu oranın 2015 yılına kadar yarıya indirilmesi hedeflenmektedir ki, mevcut gelişme hızıyla bu hedefe ulaşılması mümkün görünmemektedir.5 Ayrıca bölgedeki nüfus artış oranının bir hayli yüksek olması da önemli bir sorundur. Öte yandan, yatırımlarla kalkınma yardımlarının arttırılması ve gıda güvenliğinin sağlanması, önem arz eden hususların başında gelmektedir ki, küresel ekonomik krizin söz konusu hususları bir hayli olumsuz etkilediği de bir gerçektir.
Kalkınmada öncelikli konulardan birisi de eğitimdir. Dünya genelinde temel eğitime katılım oranının her geçen gün artış kaydetmesi memnuniyet verici bir gelişme iken, belirli bölgelerde ise çocukların eğitimlerini tamamlamakta zorlandıkları görülmektedir. Bu durumun temel nedeni, söz konusu bölgelerde yoksulluk nedeniyle çocuk işçilerin yaygın olmaları ve özellikle de kız çocuklarının ilk kurban olarak seçilmeleridir.
Temel hedeflerden birisi olan cinsiyet eşitliğinin teşvik edilmesi ve kadınların güçlendirilmesi, bu nedenle son derece önemlidir. Dolayısıyla kadınların, eğitime ve toplumsal yaşama katılımlarının arttırılması suretiyle karar alma mekanizmalarında daha fazla yer almaları, demokrasinin dünya genelinde gelişmesi bakımından önemli bir gereksinimdir. Ayrıca çalışan kadınların ayrımcılığa maruz kalmalarının engellenmesine yönelik adımların hızlandırılmasına ihtiyaç duyulmaktadır.
Zirve’nin temel gündem maddelerinden birisini de sağlık konusu oluşturacaktır. Bu kapsamda çocuk ölüm oranlarının azaltılması; anne sağlığının geliştirilmesi; HIV/ AIDS, sıtma ve diğer hastalıklarla mücadele edilmesi; çevresel sürdürülebilirliğin sağlanması gibi hususlara özellikle dikkat çekilmektedir.
Planlamadaki zayıflıkların giderilerek sağlık ve çevre sektörlerine yeterli yatırımların yapılması, tedavi imkânlarının arttırılması ve yetersiz çalışma koşullarının geliştirilmesi; ciddi oranlara varan insan kayıplarını azaltacak, aile yaşantısını olumlu yönde etkileyecek ve bu alanda Milenyum Kalkınma Hedefleri’ne ulaşılması yönünde ciddi katkılar sağlayacaktır. BM’nin de öncelikleri arasında yer alan bu konulara ilişkin işbirliğinin önemi daha da artmakta, ulusal ve dış kaynakların doğru biçimde seferber edilmesi, mevcut küresel fonların desteklenmesi, ücretsiz eğitim ve sağlık imkânlarının geliştirilebilmesine de vesile olacaktır.
BM’nin çevresel sürdürülebilirliğin sağlanmasında daha aktif bir rol üstlenmesi, ülkelere desteğini arttırması ve iklim değişikliği konusuna ilişkin Kyoto Protokolü’nün bir an önce uygulanabilmesi gerekmektedir. Ayrıca sürdürülebilir enerji kaynaklarının gelişimi de bu kapsamda ciddi bir önem arz etmektedir. Dünya genelinde ormanlık alanların oranının giderek azalması, su kaynaklarının tahrip edilmesi ve yok olması, yağışların yetersizliği, çevresel sorunların artışına neden olmakta ve sağlık sorunlarını da arttırmaktadır.
Kalkınma için küresel bir ortaklığın geliştirilmesine, yukarıda sıralanan tüm bu hususlar dolayısıyla her geçen gün daha fazla ihtiyaç duyulmaktadır. Bugünkü rakamlarla her yıl 200 milyar dolar, Milenyum Kalkınma Hedefleri’ne tahsis edilmektedir.6 Nihayetinde gelişmekte olan ülkelerin, gelişmiş donör ülkelerin yardımları olmadan söz konusu hedeflere ulaşmaları mümkün görünmemektedir. Oysaki bugüne kadar yalnızca beş ülkenin vaatlerini yerini getirmiş olması, oldukça önemli bir eksikliği gözler önüne sermektedir.7
Öte yandan Resmi Kalkınma Yardımlarının arttırılması ve az gelişmiş ülkelerin borçlarının iptal edilmesi, söz konusu ülkeler açısından hayati derecede önem arz eden hususlardır.8 Buna karşın, bölge ülkelerinin de yatırımlarını finanse edebilmek amacıyla sırtlarını kalkınma yardımlarına dayamamaları gerekmektedir. Bu türden yardımların zamanla azalması, ülkelerin ciddi krizlere sürüklenmesi riskini de beraberinde getirecektir.
Günümüzdeki mevcut göstergeler, özellikle çok sayıda Sahra altı Afrika ülkesinin belirlenen hedeflere ulaşamayacağını ortaya koymaktadır. Ancak şu hususu da özellikle vurgulamak gerekir ki, söz konusu ülkelerin 2015 yılına kadar söz konusu hedeflere ulaşamamaları ve bu hedeflerin uzağında kalmaları, bahsi geçen ülkelerin başarısızlıklarından ziyade dünyanın bir ayıbı olacaktır.
Bu nedenle kalan beş yıllık sürecin en iyi şekilde değerlendirilmesi, dünya genelinde bilincin arttırılması ve aktörler arasında daha somut bir işbirliğinin tesis edilmesi, oldukça büyük önem arz etmektedir. Bu doğrultuda BM’nin de söz konusu zirvede Milenyum Kalkınma Hedefleri’ne ulaşılmasına ilişkin çabaların desteklenmesine ve küresel işbirliğine her zamankinden daha fazla vurgu yapacağını tahmin etmek çok güç olmayacaktır.
TASAM Afrika Koordinatörü Ufuk TEPEBAŞ
1 Sefaleti ve açlığı ortadan kaldırmak; evrensel temel eğitime ulaşmak; cinsiyet eşitliğini teşvik etmek ve kadınları yetkilendirmek; çocuk ölüm oranını azaltmak; sağlık olanaklarını geliştirmek; HIV/ AIDS, Sıtma ve diğer hastalıklarla mücadele etmek; çevresel güvenliği sağlamak ve kalkınma için küresel bir ortaklık geliştirmek şeklindeki 8 genel başlık ve diğer detaylar için bkz. https://www.un.org/millenniumgoals/
2 Örneğin Sahra altı Afrika’nın göstergelerine bakıldığında özellikle HIV/ AIDS ve veremin 1990 yılına göre günümüzde daha yaygın olduğu, ormanlarla çevrili alanların daha fazla tahrip edildiği; ekonomik kalkınma, okur- yazar oranı, bebek ölüm oranlarındaki gelişmelerin ise oldukça sınırlı olduğu ve söz konusu gelişme hızına göre 2015 yılına kadar bu hedeflere ulaşılmasının mümkün olmadığı görülmektedir.
3 Programa ilişkin detaylar için bkz. https://www.un.org/en/mdg/summit2010/programme.shtml
4 2000 yılındaki Milenyum Zirvesi’ne ilişkin detaylar için bkz. https://www.un.org/millennium/ 2005 yılındaki Milenyum Zirvesi’ne ilişkin detaylar için bkz. https://www.un.org/ga/59/hl60_plenarymeeting.html
5 Ufuk Tepebaş, Büyük Güçler ve Afrika, “21. Yüzyılda Çok Boyutlu Afrika Rekabeti” İstanbul: TASAM Yayınları, 2009, s.41
6 https://www.undp.org/mdg/roles.shtml
7 Söz konusu beş ülke; Danimarka, Lüksemburg, Hollanda, Norveç ve İsveç’tir. Buna karşın altı ülke ise 2015 yılından önce vaatlerini yerine getireceği sözünü vermiştir. Bu ülkeler de Belçika, Finlandiya, Fransa, İrlanda, İspanya ve Birleşik Krallıktır.
8 G8’lerin 2005 yılında İskoçya’daki Gleneagks Zirvesi’nde Benin, Burkina Faso, Etiyopya, Gana, Madagaskar, Mali, Moritanya, Mozambik, Nijer, Senegal, Tanzanya, Uganda ve Zambiya gibi Afrika ülkelerinin borçlarının silinmesi kararı alınmıştır.