İslam Kalkınma Bankası

Sözlerime öncelikle gerek İslam Kalkınma Bankası (İKB) başkanı, gerekse kendi adıma İkinci Türk-Afrika Kongresi’nde bu kısa sunuşu yapmanın benim için büyük bir onur ve ayrıcalık olduğunu belirterek sözlerime başlamak istiyorum. TASAM’a davetinden ötürü, kongreye destek veren kuruluş temsilcisi olarak İKB’nin minnettarlığını ifade etmeyi bir borç biliyorum. Bu organizasyon, bir yandan da Türkiye’nin İKB ile işbirliğine verdiği önemin yansımasıdır.

Böyle bir forumda İKB’nin ne gibi bir rolünün bulunduğunu merak edebilirsiniz. Bunu anlayabilmek için İKB’nin üyelerinin yarıdan fazlasının Afrika kıtasından olduğunun göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Benzer biçimde, İKB’nin temel önceliklerinden birisinin, üye ülkelerin sosyo-ekonomik gelişimlerine katkıda bulunmak ve üye ülkeler arasında işbirliğini ve birliği sağlamak olduğunun bilinmesi de bu rolün daha kolay anlaşılmasına yardımcı olacaktır.

İKB, yoksulluğun azaltılmasına yönelik olarak, Afrika’da sağlık, eğitim, tarım ve altyapı gibi farklı sektörlerde önemli sayıda kalkınmaya yönelik projeleri finanse etmektedir. Bankanın, Afrika ülkelerine taahhüdünün bir göstergesi olarak, özellikle az gelişmiş üye ülkeler, 2003’te kendilerine tahsis edilmiş düzenli bütçeye ilaveten İKB, Afrika için özel finansman programı niteliğini taşıyan Ouagadougou Bildirisi’ni ilan etmiştir. Bu program doğrultusunda, İKB iki milyar Amerikan dolarını beş yıl süresince sosyal hizmetler sektörü, altyapı, özel sektör ve ticaret gibi öncelikli alanlarda gelişimi desteklemeye ayırmıştır. Bu bildirinin temel hedefi yoksulluğun azaltılmasına, Milenyum Kalkınma Hedeflerine, ticaretin kolaylaştırılmasına ve ekonomik büyümeye önemli oranda katkıda bulunulmasıdır.

İKB, yayınlamış olduğu bu bildirinin uygulanmasında Afrika’nın ekonomik gelişimini hızlandırma, yoksulluğu azaltma ve insanların yaşam standartlarını iyileştirme arayışlarına katkıda bulunarak gelişme göstermiştir. Banka söz konusu iki milyar doların neredeyse tamamını ilk dört yılda kullanmıştır.

Banka aynı zamanda Afrika’daki üye ülkelerin ayrıcalıklı kaynaklarını desteklemek amacıyla birçok adım atarken, bu çabalar sermaye artışının koruması ve yoksulluğun azaltılması için özel bir fon oluşturulmasını içermektedir. İKB Yönetim Kurulu’nun 2006 yılının Mayıs ayındaki yıllık toplantılarında, az gelişmiş ülkeler için Yoksulluğun Azaltılmasına Yönelik olarak oluşturulan fona on milyar dolarlık desteğin aktarılması onaylanmıştır.

Bunun yanı sıra İKB, Afrika Kalkınma Bankası ve Uluslararası Finansal Kuruluşlar gibi ortaklarla el ele özel sektöre verilen yardımın arttırılması hususunda işbirliği yapmaktadır. İKB, Sahra-altı Afrika’da da üye ülkeler arasında Doğrudan Yabancı Yatırımların akışını sağlamaya yönelik olarak yatırım konulu konferanslar organize etmektedir. İKB’nin TASAM ile olan ilişkilerini de bu çerçevede değerlendirmek mümkündür. İKB, fikir ve uygulama konusunda takas yoluyla, Afrika ülkeleri ile gelişmiş üyeleri arasında uygun teknoloji transferinin sağlanması amacıyla güney-güney işbirliğine katkıda bulunmaya özen göstermektedir. Banka ayrıca katalizör görevi oynamaya devam ederek diğer finansörlerin de Afrika’daki kalkınma projelerine katkıda bulunmasını sağlayacaktır. Bu çerçevede, İKB üyelerinin kalkınmasına katkıda bulunmak amacıyla Türkiye’nin yapmış olduğu girişimleri büyük memnuniyetle karşılamaktadır.
İKB’nin Afrika’da göstermiş olduğu çabalar, yoksulluğun azaltılmasına ve zenginliğin sağlanmasına odaklanarak gelecek yıllarda da devam edecektir. Bu durumu göz önünde bulundurmak suretiyle yatırımlar; tarım ve yiyecek güvenliği, insani gelişim, altyapı ve özel sektörün gelişimi olmak üzere dört alanda yoğunlaşacaktır. Bu durumda sizinle Sahra altı Afrika bölgesindeki son makroekonomik performans üzerine bir takım düşünceleri paylaşmak istiyorum. Bölgedeki büyüme 1998–2005 döneminde ortalama %4 civarında olurken, bu dönemin son iki yıllık periyodundaki yıllık büyüme oranı %5’in üzerine çıkmıştır. Ancak bu büyüme oranları dahi 2015’te Milenyum Kalkınma Hedefleri’nden yoksulluğun önlenmesi hedefine ulaşılması için gerekli olan yıllık %7’lik büyüme oranının altında kalmaktadır. Gayrisafi milli hâsılanın arttırılması hususunda Afrika ülkeleri, mevcut üretim sistemlerini gruplama, yeni teşebbüslerin kurulmasını teşvik etme ve kendi nüfuslarına sunulan sosyal hizmetleri iyileştirme ihtiyacı içindedirler. Söz konusu gerekliliklerin daha güçlü finansal kaynakların yanı sıra Afrika ülkelerinin kalkınma politikalarında derin değişikleri gerektirdiği de açıktır. Bir başka deyişle mevcut durum, düşük yatırım oranları, insan gücünün yeterince istihdam edilememesi, halkın karar verme mekanizmasına sınırlı katılımı, uluslararası pazarda ürün, hizmet ve sermayenin işbirliği içinde olmaması, kapalı ekonomilerin geleneksel ve modern sektörleri arasındaki sosyal patlamalar ve yapısal dengesizliklerin giderilmesi gerekmektedir.

Günümüzde gayet iyi bilinmektedir ki; bilginin eksikliğinde, hukuk’a ve insan varlığına saygı olmadan güçlü bir gelişim sağlanması mümkün değildir. İyi bir yönetim olmadan kalkınmanın gerçekleşmeyeceği ve yolsuzluğun Afrika’nın büyümesinin önünde ciddi bir tehdit olduğu gerçeği yadsınamaz. Ayrıca bölgede kalıcı barış tesis edilmediği müddetçe, kalkınmanın gerçekleşmesi de son derece güçtür.

Modernleşme, umudun yanı sıra bir o kadar korkuyu içeren kaçınılmaz bir süreçtir. Eğer bölgesel entegrasyonda başarı sağlanır ve güneyde Türkiye gibi daha gelişmiş ülkelerle bir sinerji yaratılabilirse, Afrika’nın bu sürece uyumu daha hızlı gerçekleşir. Söz konusu ortamın oluşturulması durumunda, Afrika ülkelerinin yeniden inşa edilmesi, kurumsal kapasitenin arttırılması, özel yatırım ve ticaret alanlarında kendine has bir gelişme alanının sağlanması mümkün olacaktır.

Bu tür gelişmeler, İKB açısından bir takım endişeleri de beraberinde getirecek bazı temel konular olup, 2020 yılına yönelik vizyonun belirlenmesinde dikkate alınmıştır. Bu nedenle öncelikli hedef olan finansal kalkınmaya ilaveten, İKB’nin kendisini, Afrika ülkelerine yönelik olarak şu hususlarda yol göstermeye adadığı söylenebilir:

— Kurumsal kapasitelerin güçlendirilmesi, ekonomik ve finansal yönetimin iyileştirilmesi,

— Gerekli yasal ve düzenleyici reformların gerçekleştirilerek, yerli ve yabancı yatırımcılar açısından yatırım ortamının iyileştirilmesine yönelik çabaların arttırılması,

— Yurt içi tasarrufların ve yatırımların geliştirilmesi, uluslararası kalkınma yardımlarının etkilerinin arttırılması. Yerli yatırımlar, hiçbir ülkenin onlar olmaksızın büyüyemeyeceği ve gelişemeyeceği için ekonomiyi iyileştirmenin ve güçlendirmenin tek yoludur.

— Kıtalar arasında dengesiz kaynak dağılımının azaltılması amacıyla bölgesel projelerin ve programların gerçekleştirilerek bölgesel bütünleşmenin teşvik edilmesi,

— Uluslararası ticaretin getirmiş olduğu fırsatların avantajını kullanabilmek amacıyla kapasitenin arttırılması.

Sonuç olarak Afrika’nın sorunu, etki alanının ötesinde olmamakla birlikte bizzat bulunduğu yerdedir. Yatırımların büyüklüğü, dikkatli planlamayı ve büyük kaynakların mobilizasyonunu, yerli kaynaklardan teknik uzmanlığa kadar kalkınma ortakları ve özel sektör arasında işbirliğini gerektirmektedir. Bu sorunlar, son derece geniş olduğu gibi, ödülü de Afrika’nın ekonomik gelişim çabalarının desteklenmesi, yoksulluğun azaltılması ve gerekli sosyal hizmetlerin sağlanması anlamında oldukça büyüktür.

Son olarak İKB’nin, Afrika’nın madde ve insan kaynağı potansiyelini geliştirmesine yardımcı olmaya devam ederek, kalkınma hamlesinin başarıya ulaşmasını ve Afrika’nın geleceğine yönelik ihtiyaçlarını temin edeceğini ifade ederek sözlerimi tamamlamak istiyorum. TASAM’ı ve Türk yetkilileri Afrika ile yakın ilişkiler kurmaya devam etmeye ve Sahra altı Afrika’nın yatırımcılara sunmuş olduğu olanakları kullanmaya davet ediyorum.

İlginiz için teşekkür ederim.

TASAM Africa Institute will fill a great gap in its field and light the way for Africa's future with its researches on social, economic, political and cultural issues. (Chairman of TASAM Süleyman ŞENSOY)