TASAM Ankara Tms., (E) Büyükelçi, Doç. Dr. Ali Engin OBA

TÜRKİYE, ihmal ettiği Afrika Kıtası ile ilişkilerini geliştirme yönünde, bir süreden beri, önemli sayılabilecek gayretler sarf etmektedir. Bu gayretlerin en dikkati çekeni, hiç şüphesiz, 18-21 Ağustos 2008 tarihlerinde İstanbul’da düzenlenen Birinci Türkiye-Afrika İşbirliği Zirvesi olmuştur. İlk defa gerçekleştirilen bu zirveye Afrika’nın 53 ülkesinden Cumhurbaşkanı, Cumhurbaşkanı Yardımcısı, Başbakan, Başbakan Yardımcısı, Dışişleri Bakanı ve diğer Bakanlar düzeyinde önemli bir katılım sağlanmıştır. Zirve sonunda kabul edilen Türkiye-Afrika İşbirliği İstanbul Deklarasyonu ‘Ortak Bir Gelecek İçin İşbirliği ve Dayanışma’ başlığını taşımaktadır. Ayrıca, bu bildirinin uygulanmasına yönelik olarak da ‘Türkiye-Afrika Ortaklığı İçin İşbirliği Çerçevesi’ başlıklı belge de kabul edilmiştir.

Bu belgeler, Türk-Afrika ilişkilerini hızlı bir şekilde geliştirme rayına oturtarak kıta ülkeleri ile Türkiye arasında, hükümetler arası işbirliği, ticaret ve yatırım, tarım, tarım ticareti, kırsal kalkınma, su kaynaklarının yönetimi, KOBİ’ler, sağlık, barış ve güvenlik, altyapı, enerji, ulaşım ve telekomünikasyon, kültür, turizm, eğitim, medya ve enformasyon ve iletişim teknolojisi ile çevre alanlarında işbirliği yapılmasını, öngörmektedir ve bu hususlarda gerçekleştirilecek kapsamlı çalışmaları içermektedir.
Anılan deklarasyona göre, Türkiye-Afrika Zirvesi’nin her beş yılda bir, Türkiye’de ve Afrika’da dönüşümlü olarak düzenlenmesi ve ikinci Türkiye-Afrika Zirvesi’nin 2013 yılında Afrika’da gerçekleşmesi söz konusudur.

STK’lara da iş düşüyor

Bu zirve kapsamında, ayrıca, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) tarafından düzenlenen Türkiye-Afrika İş Forumu da Afrika ile Türkiye arasında iktisadi ve ticari ilişkilerin geliştirilmesi yönünde kararlar almış ve TOBB ile Afrika Ticaret Sanayi Tarım ve Meslek Odaları Birliği’nin ‘Türkiye-Afrika Odası’nı’ kurması kararlaştırılmıştır.

Bunlardan başka, Afrika ülkelerinin en önemli Sivil Toplum Kuruluşları da 14-16 Ağustos 2008 tarihinde TASAM’ın düzenlediği Türkiye-Afrika Sivil Toplum Kuruluşları Forumunda Türk Sivil Toplum Kuruluşları ile bir araya gelerek, ‘Türkiye-Afrika Sivil Toplum Kuruluşları İstanbul Deklarasyonu’ nu kabul etmişlerdir. Bu Bildiri, Türk-Afrika Sivil Toplum Kuruluşları arasında yapılması öngörülen işbirliği alanlarını tespit etmektedir.

Yukarıdaki zirve ve forumlar sonucu alınan kararlar, Türk-Afrika ilişkilerinin önümüzdeki dönemde her alanda ivme kazanacağını ve Türkiye’nin Afrika’nın güvenilir bir ortağı haline geldiğini göstermektedir. Cumhurbaşkanı Sayın Gül’ün 19 Ağustos akşamı söz konusu zirve vesilesiyle verdiği akşam yemeğinde belirttiği üzere, zirve ve alınan kararlar Türk-Afrika ilişkilerinde yeni bir dönemi başlatmaktadır.

Türkiye bu şekilde, 21. Yüzyılın başında, uluslararası camianın ilgi odağı haline gelmeye başlayan Afrika ile ilişkilerini geliştirme yönünde son derece isabetli bir karar almış, gerçekleştirdiği Zirve ile Afrika ile ilişkilerini en üst düzeye getirmeyi başarmıştır.

Türkiye’nin ciddi bir şekilde Afrika’ya açılması, 1998 yılında, Dışişleri Bakanlığının bir programı çerçevesinde, uygulanmaya koyulmuştur. Bu program, Afrika’da görev yapmış büyükelçilerin etkileriyle, şekillenmiştir.

Türk hükümetlerinin, 18-24 Nisan 1955’te yapılan Bandung Konferansından sonra programlarında Afrika’ya atıfta bulunmayı unutmadıkları ve özellikle sömürgecilikten kurtulma dönemine denk gelen I. İnönü Hükümetinin Programında, Türkiye’nin Afrika’nın sömürgelikten kurtulmasını ve birçok ülkenin bağımsızlığına kavuşarak BM Örgütüne katılmasını memnuniyetle karşıladığını belirten maddeler dikkat çekmektedir.

Türk diplomasisi, Afrika’yı daima yakından izlemeye ve öncelikleri çerçevesinde, bu kıta ile ilişkilerini geliştirmeye çalışmıştır. Türk diplomasisi, Türkiye’nin büyük bir imparatorluğun varisi olarak, zengin devlet geleneğinin icabı ve Osmanlı Afrikası’nın getirdiği tecrübe ile bu kıta ile ilişkilerini geliştirmesini savunmuş, Afrika’yı daha iyi tanımak, sorunlarının çözümüne yardımcı olmak ile bölgesel bir güç olarak bu kıtada daha görülür hale gelmek fikri, Türk Dış Politikası karar vericileri nezdinde destek bulmuştur.

Ayrıca, Afrika ülkelerinin dış politikamızın yürütülmesinde nazara dikkate alınması gerektiği de yetkili makamlarımızca ileri sürülmüştür. Nitekim sayı bakımında irili ufaklı 53 Afrika ülkesinin BM’deki oylamalar sırasında, milli çıkarlarımız açısından önem taşıdıkları açıktır. Bu çerçevede, 2009-2010 BM Güvenlik Konseyi geçici üyeliğine adaylığımız, Afrika ülkelerinin BM Genel Kurulu’ndaki oylamada lehimizde tutum takınmalarını sağlamak icap etmektedir.

Afrika yılı’ndan bugüne
Türkiye’nin Afrika ülkeleri ile ilişkilerini geliştirmek amacıyla yaptığı girişimler, yakın zamana kadar, Afrika’nın birçok yerinde hüküm süren iç savaş ve diğer karışıklıklar ile istikrarsızlıklar nedenleriyle, bir türlü gerçekleşememiştir. Bu durum ve Türkiye’nin uluslararası ilişikilerde birçok ülkeden daha fazla uğraşmak zorunda kaldığı çeşitli sorunların dış politika önceliklerimiz üzerindeki baskısı, Türk-Afrika ilişkilerini uzun süre kendi haline bırakmıştır. Bu durum, yukarıda belirtildiği üzere, 1998’den itibaren değişmeye başlamış ve Kasım 2002’de AKP’nin iktidara gelmesi ve Sayın Abdullah Gül’ün Dışişleri Bakanlığı döneminde, Afrika’ya açılma daha etkin bir şekilde ele alınmış, bu amaçla 2005, Hükümet tarafından ‘Afrika Yılı’ ilan edilmiştir.

Sayın Başbakan Erdoğan’ın Mart 2005 başında Etiyopya ve Güney Afrika’yı, Mart 2006’da Sudan’ı ziyaretleri Afrika’ya olan ilgiyi arttırmıştır.

Ayrıca, uluslararası sistemde etkin bir konuma kavuşan Afrika Birliği ile ilişkiler de geliştirilmeye çalışılmış ve bu çerçevede, Sayın Başbakan, Afrika Birliği’nin 8. Olağan Zirvesinin açılış oturumuna katılarak, 29 Ocak 2007’de burada Türk-Afrika ilişkileri bakımından önemli bir konuşma yapmıştır.

Türkiye, Ocak 2008’de Afrika Birliği’nin stratejik ortaklarından biri olarak ilan edilmiş, Mayıs 2008’den itibaren de, ülkemiz Afrika Kalkınma Bankası’nın bölge dışı 25. üyesi olarak kabul edilmiştir.

Bu şekilde, Türk-Afrika ekonomik ilişkilerinin daha da geliştirilmesi ve Türk müteahhahitleri ile yatırımcılarının Afrika’da etkinlik kazanmaları mümkün olabilecektir. Türk İşbirliği Kalkınma Ajansı (TİKA) da Afrika ülkelerine tarım, eğitim, sağlık ve sulama gibi alanlarda hazırlanan projelere teknik yardım sağlamak amacı ile Addis Ababa (Etiyopya), Hartum (Sudan), Dakar’da (Senegal) ofisler açmıştır. Bu sayının arttırılması söz konusudur.

Türkiye’nin Afrika ile olan ilişkilerine ayrıca, Genelkurmay Başkanlığımızın da katkıları bulunmaktadır. Bu bağlamda Burkina Faso, Etiyopya, Gambiya, Kongo Cumhuriyeti, Mali ve Senegal ile akdedilmiş Askeri Alanda Eğitim Teknik ve Bilimsel İşbirliği Çerçeve Anlaşmaları zikredilebilir. Türkiye-Afrika ekonomik ilişkilerinin olumlu bir gelişme gösterdiğini ve 2006’dan itibaren İstanbul’da her yıl TUSKON tarafından düzenlenen ‘Türkiye-Afrika Dış Ticaret Köprüsü Toplantılarının bu Kıta ile ekonomik ilişkilerimize ivme kazandırdığını, Sahra Altı Ülkeleri ile 2000 yılındaki ticaret hacmimiz 742 milyon dolar iken bu sayının 2007 yılında yaklaşık 6 milyar dolara yükseldiği görülmektedir.

Elçilikler artıyor
Milli Eğitim Bakanlığı da 2007-2008 öğrenim yılı nazarı dikkate alındığında, 360 Afrikalı öğrenciye yüksek öğrenim bursu vermiştir. TASAM tarafından 2005 yılından itibaren İstanbul’da düzenlenen Türk-Afrika kongreleri de Afrika ile ilişkilerimizin gelişmesine katkıda bulunmuştur. Afrika ülkelerinin birçoğunda faaliyete geçen Türk okullarını da ilişkilerin gelişmesi bakımından zikretmek mümkündür.

Türk-Afrika ilişkilerinin son yıllarda gösterdiği gelişmeler bu kıta ile ihmal edilen münasebetlere canlılık kazandırmayı başarmıştır. Bu bağlamda, Türkiye Cumhuriyeti değişik Afrika ülkelerinde, 2009 sonuna kadar 15 yeni Büyükelçilik açma kararı da almıştır. Böylelikle, Afrika’daki temsil sayısının 12’den 27’ye yükseltilmesi öngörülmektedir.

Türkiye, Çin, Avrupa Birliği, Güney Kore, Japonya, Hindistan ve Latin Amerika’dan sonra gerçekleştirdiği işbirliği zirvesi ile Afrika ilişkilerine ciddi bir boyut kazandırmıştır. Türk devletinin bu girişiminin devamı ve başarılı olması halkımızın da Afrika’ya olan ilgisini arttırmasını, basınımızın, üniversitelerimizin, sivil toplum kuruluşlarımızın bu kıtanın sorunlarını yakından izleyerek birinci elden bilgi üretebilecek seviyeye ulaşmalarını, üniversitelerimizin de Afrika incelemelerine önem vermelerini, gerektirmektedir. Böylelikle, uzun yıllar ihmal ettiğimiz bu kıta ile ilişkilerimizin arzu edilen seviyeye çıkartılmasının mümkün olacağı düşünülmektedir.

Bu yazı 25 Ağustos 2008 Pazartesi günlü STAR Gazetesi’nde yayımlanmıştır.

TASAM Africa Institute will fill a great gap in its field and light the way for Africa's future with its researches on social, economic, political and cultural issues. (Chairman of TASAM Süleyman ŞENSOY)