fdd5ba47af6967e6927241b12c517179-mustafa-asulaLibyadaki ateşi dışarıdan kimsenin söndürmeye ciddi niyetli olmadığı anlaşılıyor;  Avrupa Birliği ile birlikte, buna Amerika Birleşik Devletlerinin de dahil olduğunu görüyoruz.

Amerika sıcak kestanelerle elini yakmak yerine, bunları maşa ile almayı ötedenberi tercih etmiştir. Bunda biraz da, Amerikada üniversitelerde okutulan ve yöneticilerce benimsenen uluslararası ilişkiler dinamiğinin etkisini görmek mümkündür.  Örneğin Amerika, birinci Körfez savaşından önceleri ve sonraları Irak’ta Saddam Hüseyin rejiminin devrilmesini Irak halkına bırakmıştı. Rejimin kötü ve baskıcı icraatı, demokratik yollarla sonunda yöneticilerin kendiliğinden uzaklaştırılmasiyle sonuçlanacaktı.  Ancak Amerika Orta Doğu’daki halk psikolojisini ve siyasi parametreleri iyi bilmediği için, devrilmesi beklenen liderlerin yine ayni halk tarafından omuzlara alındığını çoğu kere hayretle izlemiştir.

Hernekadar Başkan OBAMA aleni beyanlarında ‘ Kaddafi için artık gitme zamanı gelmiştir’ diyorsa ve filodan bazı savaş gemilerini Libya sahillerine doğru yönlendiriyorsa da, aslında Irak ve Afganistandan sonra, bir de Libya’da yeni bir serüvene başlamak istememektedir. Esasen Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinden çıkarılabilen cılız yaptırım kararı da bu temayülü teyid ediyor. Amerika, Libya’daki muhaliflere anlaşılan hala fazla güvenmeye devam ediyor.

Avrupa Birliğinden İngiltere, Fransa, Almanya ve özellikle İtalyanın ayrı ayrı Libya ile  gözden çıkarılmayacak ölçüde önemli ticari ve iktisadi ilişkileri vardır.  Bölgede dördüncü  ve çok makbul kalitede petrol üreten Libya, herşeyden önce, bahse konu ülkeler için vazgeçilmez ikmal ( supplier ) ülkesidir.  Dolayısiyle, Avrupa Birliği de Libya’da düzenin bir an evvel yerine oturmasını ve işbirliğine devamı ( business as usual ) beklemektedir.

Amerikanın ve Avrupanın deruni düşüncelerini  ötedenberi keşfetmesini iyi bilen ve fiiliyatta sadece Avrupa ile değil, fakat sokaktaki nümayişlerde usulen atılan sloganlara rağmen, bizzat Amerika ile de iyi geçinmenin yollarını hep araştırmış olan  Lider  Kaddafi, görüldüğü kadariyle, savaşta kademeli bir taktik uygulamıştır; önceleri savunmada kalan Lider, bir süre muhaliflerin kapasitesi, kimlikleri ve bağlantıları belli olsun diye bekledikten sonra, şimdilerde  taarruza geçmiş bulunuyor. Albay Kaddafi, kendi tarifine göre, teröristlerin başlattığı isyan ve ayaklanmayı tenkil  ve bu yönüyle de doğal ve  meşru bir zeminde hareket ediyor.

Bütün bu olup bitenlere bakıldığında ‘ tarihin bir tekerrürden ibaret olduğu ‘ gerçeği bir kere daha su yüzüne çıkmış oluyor; tıpkı vaktiyle Bosna Hersek’te müslüman Boşnakların üç seneyi aşkın bir süre Sırp ve Hırvatların görülmemiş saldırılarına maruz kalmaları ve bu hazin katliam tablosu karşısında Avrupa Birliği üyesi ülkelerin tereddüd ve bocalama içinde hiç bir şey yapamamaları, sonunda Amerikanın kapısını çalarak, tam yetkiyi bu ülkeye vermek suretiyle işin içinden sıyrılmaları gibi. Anlaşılan Albay Kaddafi tarihin bu sahifelerine de aşina.( This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it. )

TASAM Africa Institute will fill a great gap in its field and light the way for Africa's future with its researches on social, economic, political and cultural issues. (Chairman of TASAM Süleyman ŞENSOY)