Sayın Başkan, Değerli Katılımcılar, Bayanlar ve Baylar,

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi Afrika Enstitüsü ve bu kongreyi organize etmek suretiyle Türkiye ile Afrika arasında stratejik bir diyalog oluşması hususunda katkıda bulunan herkese, ayrıca böylesine seçkin yatırımcılar, akademisyenler ve siz değerli katılımcıların huzurunda konuşma fırsatı verilmesi nedeniyle teşekkür ediyorum. İkinci Uluslararası Türk-Afrika Kongresi ve Afrika’nın kalkınmasına yönelik konu başlıkları zamanlama ve uygunluk açısından büyük önem arz etmektedir. Afrika’daki kültür, politika, ekonomi, teknoloji, sağlık, eğitim, tarım, madencilik ve turizm alanlarındaki gelişmeler, Afrika’nın küresel toplumla kucaklaşmasının karakteristik özelliklerini bünyesinde barındırmaktadır.

Değerli Katılımcılar,

Afrika kıtasındaki önemli gelişmelerle bunların etki ve sonuçlarından hepiniz haberdarsınızdır. Ayrıca Afrika’daki insani yaşam koşullarında görülen değişimin hızlanması, buna bağlı olarak küresel değişimlerin bir parçası olmak ve bu sürece katılmayı arzulamak iki önemli dinamik olarak görülebilir. Afrika’nın bugünkü durumu, kıtanın gelişmeye zorlanması hususunda değil, Afrika’nın kendine güvenen, bütün fırsatlara odaklanan ve yeni olasılıkları dikkate alan yeni bir başlangıç hakkındadır. Afrika’da yoksulluğun önlenmesi hususunda verilen mücadele; sürdürülebilir kalkınmaya yönelik hareket noktası oluşturma imkânları Afrika Birliği Örgütü’nün isminin 2002 yılında Afrika Birliği olarak değişimi ve 2001 yılının başlarında oluşturulan Afrika’nın Kalkınması için Yeni Ortaklık (NEPAD) örgütü ile daha etkin hale gelmiştir. NEPAD’ın Afrika Birliği’ne bağlı olarak yeni sosyo-ekonomik oluşumda izlediği ve adapte ettiği program, Afrika için yeni bir misyon, vizyon ve heyecanı beraberinde getirmiştir. Bu yaklaşım, Afrika’nın kalkınmasında kendi yörüngesini sorgulaması için bir araç olmuştur. Bu programın oluşturulması konusunda ulaşılması arzulanan amaçlar; Afrika vatandaşları için kendine güvenen ve kendini geliştiren bir yapının oluşturulması, Afrika toplumuna uluslararası ortaklıkların ve işbirliği alternatiflerinin daha etkin bir biçimde sunulmasıdır.

Değerli katılımcılar,

Bilindiği üzere kalkınma yardımları, sürdürülebilir işbirliğinin tesisi amacıyla gelişmiş ülkelerle gelişmekte olan ülkelerin ekonomik ve sosyal uyumunun sağlanması kapsamındaki çabaların toplamıdır.

Kalkınma yardımları içerisinde önemli bir yer tutan teknik yardımlar ise kalkınmakta olan bir ülkede bilgi, teknoloji ve tecrübe aktarımından ibarettir.

TİKA, Türkiye’nin kalkınma yardımları ve özelde de teknik yardımlarını koordine eden ve gerçekleştiren bir hükümet kuruluşudur. Türkiye’nin kalkınma yardımlarının geçmişi 1980’li yılların başına kadar gitmektedir. Ancak kurumsal anlamda kalkınma yardımlarının gelişmeye başladığı tarih 1990’lı yılların başı, yani dünya haritasının değişmeye başladığı, eski SSCB’nin ve Yugoslavya’nın dağılıp, yeni bağımsızlığını kazanan ülkelerin ortaya çıktığı döneme rastlamaktadır.

Bu dönemde Türkiye’ye tarihi, coğrafi ve kültürel anlamda yakınlığı bulunan yeni bağımsızlığını kazanmış ülkelerin ortaya çıkması ortak tarih, kültür, dil, din vb. bağları bulunan bu ülkelerin Türkiye’den beklentilerini arttırmıştır.

Türkiye aynı zamanda tecrübe ve kapasitelerini bu ülkelere kolayca aktarabilecek yapıdadır. Türkiye’nin bölge ülkelerini dünya ile bütünleştirmede potansiyel bir gücü bulunmaktadır. Bu doğrultuda Türkiye, yeni bağımsızlığını kazanan ülkeleri hemen tanımış ve bu ülkelerin devletleşme süreçlerini hızlandırmak, kurumsal kapasitelerini ve insan kaynaklarına yönelik kapasitelerini geliştirmek amacıyla TİKA’yı kurmuştur.

Sayın Başkan, Sayın Bakanlar, Değerli Büyükelçiler, Akademisyenler, Bayanlar Baylar, Değerli İzleyiciler;

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi (TASAM) bünyesinde faaliyet gösteren Afrika Enstitüsü tarafından gerçekleştirilen İkinci Uluslararası Türk-Afrika Kongresinin, geçen yıl yapılan birinci kongre gibi, çok yararlı bir girişim olduğuna inanıyorum. Afrika’ya olan ilgiyi ortaya koymaya yönelik bu çabaların, uzun yıllar ihmal ettiğimiz Afrika kıt’ası ile olan ilişkilerimizi geliştirmek, Türkiye’yi bu kıt’ada tanıtmak ve herşeyden önce bu kıt’ayı gereği gibi tanımak için son derece önemli olduğunu değerlendiriyorum.

Bugün 53 ülkenin yer aldığı, 1 milyar nüfuslu bu büyük kıt’a ile olan ilişkilerimiz bir kaç yıldan beri etkinlik kazanmış bulunmaktadır. Başka bir deyişle, 1998 yılında Afrika’ya açılma yönündeki çabalarımız bir süre sonra kendi haline bırakılmış, bu ilişkiler, bu iktidarla ivme kazanmış, 2005 yılı Afrika yılı ilan edilmiş, ancak Türk Dış Politikasının öncelikleri ve ilgi alanlarının çeşitliliği, Afrika ile olan ilişkilerimizi istenilen seviyeye henüz çıkaramamıştır. Türk-Afrika ilişkilerini irdelemek, Türkiye’de Afrika’yı tanıyan, Afrika’daki gelişmeleri yakından takip eden entellektüel bir zümrenin oluşmasını sağlamak için ilk elden Afrika’ya yönelik bilgiler üretebilmemiz amacıyla, Türk Üniversitelerinde bir ‘Afrika İncelemeler Merkezi’ kurulmasının, TASAM’ın Afrika Enstitüsü’ne ilave bir güç ekliyeceğine inanıyorum. Afrika’yı bilmek ve tanımak için kendi insanlarımız, kendi uzmanlarımız olmalıdır. Bu kıt’anın mahalli dillerini de bilen, Afrika’da yaşamış, Afrika kültürüne aşina, Afrika’yı anlayan insanlar yetiştirmemiz gerekiyor. Bu insanların, bize sunacakları bilgiler sayesinde hem ülkemizde Afrika’ya yönelik ilginin artması gerçekleşecek, hem de Afrika’yı iyi tanımamız, çıkarlarımızı bu kıt’ada daha iyi bir şekilde savunmamız mümkün olacaktır.

Afrika kıtasının tahıl sektörü sanayisini geliştirmek için Afrika Hükümetleri ve şirketleriyle işbirliği içinde çalışan çokuluslu Türk şirketinde dış ticaret bölümünde Afrika sorumlusu olarak, artık Türkiye ile Afrika arasında çift yönlü yeni bir işbirliği hattının oluşturulmuş olduğunu sevinçle görmekteyim.

Bununla beraber bugün bizi burada bir araya getiren bu konferansı fırsat bilerek buradaki Afrikalı meslektaşlarıma Türkiye’nin bütün düzlemlerinde –diplomatik, ticari, karşılıklı işbirliği, teknolojik, bilimsel, sosyolojik, kültürel ve ekonomik- Afrika’ya daha çok açılma konusunda ne kadar kararlı olduğunu bildirmek istiyorum.

Afrika-Türkiye yakınlaşmasının gerçekleşmesi için Türk Hükümetinin sergilediği çabalar sayesinde günümüzde binlerce Türk şirketi Afrika’yla çalışmaya gayret etmektedir.

Sayın Baylar ve Bayanlar;

Türkiye Cumhuriyeti hükümeti, Tasam Genel Müdürü Sayın Atilla SANDIKLI, bu konferansa katılamayan Molino Şirketinin Genel Müdür ve Başkanı Sayın Ömer Lütfi ALAYBEYİ ve aynı şirketin yardımcı başkanı Salim ALAYBEYİ adına Afrikalı babalarıma, kız ve erkek kardeşlerime ve Afrika-Türkiye karşılaşmasının iyi geçmesi için bu misafirperver topraklara gelen herkese bir kez daha hoş geldiniz diyorum.

TASAM Africa Institute will fill a great gap in its field and light the way for Africa's future with its researches on social, economic, political and cultural issues. (Chairman of TASAM Süleyman ŞENSOY)