Mısır

Mısır’da Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek’in görevinden ayrılmasının istendiği gösteriler ve etkileri devam ediyor. Başta ABD olmak üzere uluslararası aktörlerin Mübarek’e acil reform çağrılarında bulunması halk tarafından pek de umursanmıyor.(AFP)

Mısır’da üç haftadır devam etmekte olan ve ülke için büyük maddi zararların oluşmasına neden olan gösteriler devam etmektedir. Son bir kaç günde yaşanan gösterilerde azalma eğilimi olsa da Mısır’da halk istediğini almak konusunda oldukça kararlı görülüyor. Ülkenin 30 yıllık Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek’in, gösteriler nedeniyle verdiği tavizler bu durumun oluşmasında etken gibi görünse de, halk Mübarek’in yönetimden ayrılması için hareketlerine devam edecek gibi gözüküyor. Uluslararası medya kuruluşlarına göre; Mübarek görevini onurlu bir şekilde devretmek istediği için yapılacak olan seçimleri bekleyecek gibi gözükmektedir. Seçimlere kadar ülkede kalmayı düşünmeyen Mübarek için Almanya’da bir hastane odası hazırlatıldığı ve Mübarek’in sağlık sorununu bahane ederek seçimlere kadar Almanya’da kalacağı da iddialar arasındadır. Buna ek olarak halk, ABD gibi uluslararası aktörlerin acil reform çağrılarını yeterli görecek gibi gözükmemektedir.090220111

Güney Sudan

Güney Sudan’ın bağımsızlık statüsüne erişmesini sağlayan referandum sonuçları uluslararası kuruluşlarca onaylanmaya devam ediyor. Buna ek olarak Güney Sudan’ın tanınmasına yönelik gelişmeler yaşanıyor. (Reuters)

090220112Sudan’da Ocak ayında yapılan referandumun sonuçları dün Sudan Seçim Komisyonu tarafından açıklanmıştı. Sonuçlara göre Güney Sudan’ın %98,8’lik bir oranla bağımsızlık statüsüne eriştiği duyuruldu. Bu gün de, referandum sonuçlarının uluslararası kuruluşlarca onaylandığı haberleri gelmeye başlamıştır. Sonuçları onaylayan kuruluşlar arasında; Birleşmiş Milletler ve Afrika Birliği gibi önemli yapıların bulunması Güney Sudan için oldukça önemlidir. Buna ek olarak dün ABD’nin Güney Sudan’ı Temmuz ayına kadar tanıyacağını açıklamasından sonra, Güney Sudan’ın tanınmasına yönelik bir diğer gelişme ise Kanada’dan geldi. Kanada hükümet yetkililerinden gelen açıklamalarda; “ Güney Sudan için yapılan referandumun legal olduğu gayet açıktır. Kanada Hükümeti Güney Sudan’ın bağımsız bir devlet olarak tanınmasını 1 yıl içerisinde gerçekleştirecektir.” ifadeleri kullanılmıştır.

Fildişi Sahili

Fildişi Sahili’nde yapılan Başkanlık seçimleri sonucu, Laurent Gbagbo ile Alassane Ouattara arasında görev devri konusunda ortaya çıkan sorun devam etmektedir. Bu sorunun çözümüne yönelik uluslararası girişimler de devam etmektedir. (Associated Press)

Fildişi Sahili’nde geçtiğimiz aylarda gerçekleştirilen Başkanlık seçimleri sonucu Laurent Gbagbo ile Alassane Ouattara arasında görev devri konusunda çıkan anlaşmazlık devam etmektedir. Seçimleri kazandığı uluslararası kuruluşlarca onaylanan Alassane Ouattara, görevdeki Başkan Laurent Gbagbo’dan görevi devralamamış ve bunun sonucunda ülkede büyük bir istikrarsızlık yaşanmaya başlanmıştı. Sorunun çözümüne yönelik uluslararası girişimler olmuşsa da Fildişi Sahili yeni başkanına henüz kavuşamamıştır. Bu uluslararası girişimlerin en aktif aktörlerinden biri olan ECOWAS, konu üzerindeki politikalarını belirlemek için geçtiğimiz günlerde bir kez daha toplanmıştır. Uluslararası medya kuruluşlarına göre; yapılan toplantıda, Fildişi Sahili’ndeki sorunun çözümü için ülke kıyılarına savaş gemileri gönderilmesi ve askeri müdahalede bulunulması konuları tartışılmıştır. ECOWAS bünyesinde oluşturulması planlanan bu görev gücüne gelen ilk tepkiler ise olumsuz yönde gerçekleşmiştir. Özellikle Güney Afrika yetkililerinden gelen itirazların temelinde ise; sorunun barışçıl yollarla çözülmesi gerekliliği ve askeri bir müdahalenin en son seçenek olarak uygulanması gerektiği düşüncesi yer almaktadır.090220113

Mısır

Mısır’da Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek’in görevinden ayrılmasının istendiği gösteriler bu gün de devam ediyor. Gösterilerin üçüncü haftasına girilirken ülkenin geleceğinin nasıl şekilleneceği merak konusudur. (AFP)

Tunus’ta yaşanan halk hareketleri sonucu 23 yıllık Devlet Başkanı Zeynel Abidin Bin Ali’nin görevi bırakmak zorunda kalması ile başlayan ve zamanla Arap coğrafyasında etkisini artıran halk hareketleri bu gün de devam etmektedir. Bu halk hareketlerinin en yoğun yaşandığı ülke olan Mısır’da bu gösterilerin üçüncü haftasına girildi. Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek’in devrilmesinin amaçlandığı gösterilerde yaşanan çatışmalar sonucu büyük maddi hasar oluşurken, sayıları 300’e ulaşan göstericinin de hayatını kaybettiği belirtiliyor. Mübarek’in gelecek seçimlerde aday olmayacağını açıklaması ve partisinden istifa etmesine rağmen ülkede olaylar durulacak gibi gözükmüyor. Ülkenin muhalif liderlerinden El-Baradey, Mübarek yönetiminin gösterilere direnmesi sonucu halkın coşkusunun azalmaması için yeni gösteriler düzenleme adına önemli faaliyetlerde bulunuyor. Başkent Kahire’nin Tahrir meydanın toplanan halkın gösterileri ise devam ediyor.080220111

Güney Sudan

Sudan’da geçtiğimiz aylarda yapılan ve Güney Sudan’ın bağımsızlığının oylandığı referandumun sonuçları açıklandı. Sonuçlara göre Güney Sudan %98.83 oyla bağımsızlığını ilan etti.(Reuters)

Sudan’da geçtiğimiz aylarda düzenlenen ve Güney Sudan’ın bağımsızlığının oylandığı referanduma ilişkin sonuçlar açıklandı. Güney Sudan Seçim Komisyonu’ndan gelen açıklamalara göre; Güney Sudan %98.83 gibi büyük bir oranla bağımsız bir devlet statüsüne erişti. Yapılan açıklamalara göre; Güney Sudan’ın bağımsızlığını tercih eden kişi sayısı 3.837.406 ve Sudan’dan ayrılmayı reddeden kişi sayısı ise 44.888’dir. Güney Sudan Referandum Komisyonu Başkanı Muhammed İbrahim Khalil yaptığı açıklamada; Seçim sonuçları gayet açık ve şeffaf bir şekilde ilan edilmiştir. Seçimlerde herhangi bir yasa dışı uygulamanın yapılmadığı kesindir. Bu nedenle oylama sonuçlarına ilişkin herhangi bir itirazımız bulunmamaktadır.” ifadelerini kullanmıştır. Referandum sonuçlarının açıklanmasının ardından, Güney Sudan için en önemli konuların başında gelen ‘Tanınma’ meselesi hakkında ABD’den gelen ilk tepkiler ise; G.Sudan’ın Temmuz ayına kadar tanınacağı yönündedir.080220112

Nijerya

Nijerya’da önümüzdeki Nisan ayında gerçekleştirilecek olan Devlet Başkanlığı seçimlerine yönelik çalışmalar hız kazandı. Nijerya Devlet Başkanı Goodluck Jonathan, seçim kampanyası gereğince mitingler düzenlemeye devam ediyor. (Associated Press)

Nijerya’da önümüzdeki Nisan ayında düzenlenecek olan Başkanlık seçimlerine ilişkin çalışmalar hız kazanmıştır. Nijerya Devlet Başkanı Goodluck Jonathan bu çerçevede seçim kampanyasına hız vermiştir. Yapılacak olan seçimlerin en büyük favorisi olarak gösterilen Jonathan, seçim kampanyası çerçevesinde mitingler düzenlemeye devam etmektedir. Jonathan mitingde yaptığı konuşmada; “ Nijerya’nı geleceği ve kalkınması için elimden geleni yapmaya devam edeceğim. Ülkedeki etnik ve dini sorunların barışçıl yollardan çözülmesi için gerekli hukuki ve siyasi girişimler gelecekte hız kazanacaktır. Bir ülke için istikrar en önemli unsurdur. Bu nedenle gelecek seçimlerden ben ve beni destekleyen Nijeryalılar galip çıkacaktır. Bu Nijerya için en iyisidir.” ifadelerini kullanmıştır. 150 Milyonluk nüfusu ile Afrika’nın en çok nüfusa sahip ülkesi olan Nijerya’da yapılacak olan seçimlerin Başkan Jonathan ve Başkan eski Yardımcısı Atiku Abubakar arasında geçeceği düşünülmektedir. Yapılacak oylamaların sonuçlarında ise daha çok etnik ve dini unsurların rol alması beklenmektedir. 080220113

Mısır’daki Gelişmeler

Güney Sudan’daki referandum ile başlayan, ardından Cezayir, Tunus ve son olarak Mısır’daki şiddet olayları ile dünya gündeminin ön sıralarında bulunan ve önemli bir mücadele alanı olarak tanımlanan Afrika kıtasındaki gelişmeler dikkat çekmektedir.

Mısır’da devam etmekte olan ve Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek’i hedef alan protestolar, uzun yıllar Batı dünyasının yakın stratejik ortaklarından birisi olarak bilinen Mübarek’in uluslararası kamuoyundaki imajının ciddi ölçüde zayıfladığını göstermektedir. Ülkedeki Mübarek taraftarları ile karşıtları arasında yaşanan olayları ise Mısır’ın bölgedeki ve uluslararası alandaki saygın konumu açısından olumsuz ve üzüntü verici gelişmeler şeklinde nitelendirmek mümkündür. Öte yandan, Hüsnü Mübarek’e karşı uluslararası bir görüş birliğinin varlığı açıkça belli hissedilmektedir.

Özellikle İsrail ile sahip olduğu yakın ilişkilerden ötürü Ortadoğu’daki dengeleri ciddi bir biçimde etkileyen ve ABD’nin yakın müttefiklerinden birisi olarak tanımladığı Mısır’da son iki haftadır yaşanan gerilim, dünya kamuoyunda ciddi bir yankı bulmaktadır.

Muhalefet tarafından Mübarek’e geçtiğimiz Cuma gününe kadar görevi bırakmasına ilişkin verilen süre dolarken, daha önce rejim değişikliği ile Mübarek görevini bırakana dek müzakerelere yanaşmayacakları taahhüdünde bulunan Muhalif Gruplar Komitesi’nin hafta sonunda masaya oturdukları görülmüştür.
Mübarek’in görevinden ayrılması durumunda ülkede kargaşa yaşanacağını belirterek gelecek seçimlere kadar görevinin başında olacağı konusunda ısrarcı bir tutum sergilemesi; müzakerelerde basına daha fazla özgürlük tanınması, gözaltındaki muhaliflerin serbest bırakılması ve anayasada köklü değişiklikler yapılmasına ilişkin konuların masaya yatırılması, diyalog sürecinin başlangıcı açısından önem teşkil etmektedir.

Öte yandan Mısır’daki değişim sürecinin süratle gerçekleşmesi gerektiğini ifade eden ABD Başkanı Barack Obama’nın Kahire’ye gönderdiği özel temsilcisi Frank Wisner’in Mübarek ile yaptığı görüşmenin ardından geçiş sürecinde Mübarek’in bir süre daha görevinin başında kalması gerektiği yönünde yapmış olduğu açıklama kafalarda soru işareti bırakırken, ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından Wisner’in sözlerinin kendi şahsi görüşü olduğu ve dış politikalarını yansıtmadığına ilişkin bir açıklama gelmiştir. Ayrıca yakın zamanda ABD tarafından yapılan açıklamada Mısır’ın gerekli reformları süratle gerçekleştirmesi gerektiği ifade edilmiştir.

Mısır’daki gelişmelerin son dönemde istikrarsız görünen Avrupa Birliği (AB) ile ilişkilere yansımalarının da olumsuz yönde olduğunu ifade etmek mümkündür. Özellikle Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin ve İngiltere Başbakanı David Cameron’un açıklamalarında Mısır’daki değişimin süratli, güvenilir ve ihtiyaçları eksiksiz olarak karşılamaya yönelik olması yönündeki çağrıları, Mübarek’e yapılan açık bir uyarı şeklinde yorumlanmıştır.

Yakın geçmişe dönüldüğünde AB’nin özellikle Afrika kıtası ile ilişkilerinde en fazla öne çıkan devletlerden birisi olan Mısır’ın 2000 yılındaki ilk Zirve’ye ev sahipliği yaptığı bilinmektedir. Ayrıca Lizbon Zirvesi’nin hemen öncesinde 4 - 5 Aralık 2007 tarihlerindeki Afrika – AB Bakanlar Toplantısı da Sharm Al Sheikh’de gerçekleştirilmiştir. Lizbon Zirvesi’nin sonunda yayınlanan bildiride de Mısır’ın ve Devlet Başkanı Mübarek’in ikili ilişkiler konusunda son derece aktif ve yapıcı bir rol oynadığına özel bir vurgu yapılmıştı.
Kahire Zirvesi, AB ile Afrika arasında daha kapsamlı bir siyasi diyaloğun tesisi açısından önemli bir girişim olurken, söz konusu Zirve’nin ardından her iki tarafın Yönetici Memurları ve Bakanları düzenli toplantılar vesilesiyle bir araya gelmeye başlamışladır. Ancak geçtiğimiz yılın Şubat ayında Mısır’da gerçekleştirilmesi planlanan Fransa – Afrika Zirvesi, Mübarek’in Sudan lideri Ömer el Beşir’i Zirve’ye davet etmesine yönelik ısrarcı tutumu nedeniyle ertelenmiş ve söz konusu Zirve, El Beşir’in Zirve’ye katılımının engellenmesi amacıyla Mayıs ayının sonunda Fransa’nın Nice kentinde gerçekleştirilmişti.

Yaşanan son gelişmelerin ardından ise Fransa ve Almanya’nın Msır’a silah satışını askıya aldıklarını açıklamaları ve Mübarek Yönetimi’ne yönelik yapılan eleştiriler, ilişkilerin önemli bir dönüşüm sürecinden geçtiğinin açık bir göstergesi olarak nitelendirilebilir.

Önümüzdeki süreçte Mısır’daki müzakerelerin yoğunlaşacağı tahmin edilirken, dönüşüm sürecinde taraflar arasında uzlaşıya yönelik atılacak adımlar ve dış güçlerin konuya yaklaşımları, ülkenin ve bölgenin istikrarını da doğrudan etkileyecektir.

Sudan’ın Bölgedeki Rekabette Artan Önemi

Bölgede yaşanan bir diğer önemli gelişme ise Güney Sudan’daki referandumun ardından dikkatle izlenen ABD ile Sudan arasındaki yoğun diplomasi trafiğidir.1

Güney Sudan’daki bağımsızlık referandumu başarıyla gerçekleştirilirken, Referandum Komisyonu  %98,83 evet oyu ile Güney Sudan’ın bağımsızlığını teyit etmiştir.

Mısır’daki gelişmeler karşısında ABD’nin Mübarek’i gözden çıkardığı belirtilirken, son dönemde Afrika’ya yönelik dış politikasındaki ibreyi olumlu yönde Sudan’a çevirdiği görülmektedir. Bunun en açık göstergesi de yakın zamana kadar ABD’nin eleştiri oklarından payını alan Sudan’ın artık bu ülkeyle doğrudan masaya oturmasıdır.

Tarafların, iki ülke arasındaki ortak çıkarlara hizmet edecek bir yol haritası üzerinde çalıştıkları, Vaşington ile Hartum arasındaki üst düzey diyaloğun sürdürülmesine, Kapsamlı Barış Anlaşması’nın yanı sıra Abyei ve Darfur gibi askıda bulunan sorunların en uygun biçimde çözümlenmesine çalışacakları, Sudan Devlet Başkan Yardımcısı ile yapılan görüşmenin ardından ABD’li Bakan Vekili tarafından kamuoyuna duyurulmuştur.

Başkan Obama’nın Sudan özel vekili James B. Steinberg, Hartum’da Sudanlı yetkililerle 2 bir araya gelmiştir. Steinberg, Sudan ziyaretinin ardından Vaşington’da Dışişleri Bakanı Hillary Clinton ile bir görüşme gerçekleştirirken, söz konusu görüşmede Sudan’a yönelik ekonomik yaptırımların kaldırılmasına ve ABD’nin Sudan’ı terörizmi destekleyen ülkeler listesinden çıkartmasına ilişkin konular ele alınmış, ayrıca Sudan Dışişleri Bakanı Ali Karti de Vaşington’a bir çalışma ziyaretinde bulunmuştur.

Güney Sudan’daki referandumun başarıyla tamamlanmasının ardından Obama Yönetimi, Sudan Hükümeti’ne referandumda göstermiş olduğu hassasiyetten ötürü takdirini sunarken, referandum sonrası bölgede yaşanabilecek sorunların bertaraf edilmesi doğrultusunda çaba göstereceklerini belirtti.3 Obama’nın söz konusu açıklaması, Kuzey ile Güney’in ayrılmasına yönelik geçici dönemde ABD’nin izlemekte olduğu yatıştırma politikası şeklinde değerlendirilmektedir. Öte yandan Avrupa Birliği’nin de Sudan’ı referandum sürecinde ülkedeki sakin ortamdan ötürü tebrik ettiği görülmüştür.

Sudan Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada ise ABD – Sudan diyaloğunda kısa zamanda uzun bir mesafe kat edildiği; iki ülkenin, ilişkilerin normalleştirilmesine ve ortak çıkarlara hizmet edecek bir yol haritası üzerinde çalıştıkları duyuruldu.

Yine yakın dönemde Sudanlı bir diplomat tarafından yapılan açıklamada ABD ile Sudan Yönetimi arasında atılan karşılıklı adımlardan memnun oldukları, tarafların bu süreçte birçok kez bir araya gelmeleri, diyalog yanlısı politikalar izlemeleri, Sudan’ın ABD’nin terörizme destek veren ülkeler listesinden çıkartılması, ekonomik yaptırımların kaldırılması ve borç sorununa çözüm bulunması gibi konuların büyük önem teşkil ettiği belirtildi.

Referandumun barışçıl bir ortamda gerçekleştirilmesine rağmen ülkenin hassas yapısı, istikrarın her an bozulması riskini de beraberinde getirmektedir. Öte yandan Abyei’de görülen aralıklı çatışmalar ve Güney Sudan Halkı Özgürlük Ordusu’nun (SPLM) Abyei’yi Kuzey’e bırakmayacakları yönündeki açıklamaları, ülkedeki ortamı doğrudan etkilemektedir.4 Ayrıca Sudan’ın resmi rakamlara göre dış borcu 35,7 milyar dolar olarak hesaplanmıştır. Buna göre önümüzdeki süreçte Güney’in Abyei’yi kendi topraklarına katmaya yönelik girişimlerine karşılık Kuzey’in de Güney’den mümkün olduğunca fazla miktarda dış borcu ödemesinin yanı sıra petrolden pay talep edeceği ve nihai çözüm geciktikçe Kuzey’in daha fazla talebinin karşılanacağını öngörmek mümkündür.5

Son dönemde ikili ilişkilerdeki bu gelişmeler, Başkan Obama’nın Güney Sudan’daki referandumun başarıyla gerçekleştirilmesi nedeniyle Kuzey’e yönelik vaatlerinin uygulamaya konulması şeklinde nitelendirilmektedir.

Sudan’ı ABD ile Çin arasındaki rekabetin aynası olarak da değerlendirmek mümkündür. Özellikle Çin’in kıta genelinde izlemekte olduğu aktif politikaların yanı sıra her geçen gün buralardan daha fazla petrol ithal etmesi; Angola, Nijerya ve Sudan’ın buradaki kritik konumları, ABD’nin kıtadaki çıkarları açısından ciddi bir tehdit unsuru olarak görülmektedir. Dolayısıyla ABD’nin bölgedeki dengeleri kendi lehine değiştirmek amacını taşıyan politikalar, aynı zamanda Çin’in de buradaki etkisinin sınırlandırılmasıyla doğrudan ilişkilidir.

Sonuç

ABD’nin Ulusal Güvenlik Stratejisi doğrultusunda Sahra altı Afrika ülkelerinde serbest piyasa rejimini mümkün olduğunca yaygınlaştırmaya çalışması, böylece kendisine yeni pazarlar oluşturma isteği ve aynı zamanda stratejik bölgelerin ve doğal zenginliklerin kontrolü, söz konusu politikaların altında yatan temel nedenlerdir.

ABD Ticaret Departmanı’na göre 2008 yılında Afrika ile 141 milyar dolar olan ticaret hacmi, 2009’da ciddi bir düşüş yaşamış ve 55 milyar dolar olarak açıklanmıştır. Çin Ticaret Bakanlığı tarafından ise 2008 yılında kıta ile 106 milyar dolar olan ticaret hacminin 2009’da 90 milyar dolar olduğu belirtilmiştir. Söz konusu göstergeler, ABD açısından gerek ciddi bir ekonomik kayıp gerekse ciddi bir itibar kaybı olarak nitelendirilebilir.

ABD’nin ithal etmekte olduğu petrolün %15’i Afrika ülkelerindendir ve 2015 yılına kadar söz konusu oranın %25’e ulaşması beklenmektedir. Bu durum aynı zamanda ABD’nin Ortadoğu petrollerine olan bağımlılığının da belirli bir ölçüde azaltılması anlamına gelmektedir.

Özetle Sudan ve Mısır, bölgedeki kilit ülkeler arasında bulunmakta ve komşuları üzerinde önemli etkiye sahip ülkeler olarak bilinmektedirler. Ancak kıta ülkelerinin genel anlamda üzerinde bulundukları hassas dengeler ve bölgesel konjonktürün çatışmalara müsait olması nedeniyle buralarda izlenecek politikaların iyi analiz edilmesini zorunlu kılmakta, ayrıca son dönemde hızla gelişmekte olduğu ifade edilen ABD – Sudan ilişkilerindeki tarihsel güvensizliği de göz ardı etmemek gerekmektedir.

TASAM Afrika Koordinatörü Ufuk TEPEBAŞ

1 Bilindiği üzere Sudan, 1997’den bu yana ABD’nin ekonomik yaptırımlar uyguladığı bir ülkedir ve iki ülke arasındaki diplomatik temsil, Maslahatgüzarlık düzeyindedir.
2 Devlet Başkan Yardımcısı Ali Osman Taha, Başkanlık Temsilcisi Nafei Ali Nafei, Dışişleri Bakanı Ali Karti ve Güvenlik İlişkilerinden Sorumlu Başkanlık Danışmanı Salah Gosh.

3 Başkan Obama, 24 Eylül’de New York’daki BM Sudan Zirvesi’ne de iştirak etmişti.
4BM Yetkilileri, Abyei’de yaşayan insanların kimliklerini açıklamaktan ısrarla kaçındıklarını belirtmektedirler.
5 Abyei Sorunu, Kuzey ile Güney arasındaki nihai sınırın belirlenmesi ve petrol hâsılatının bölüşülmesi gibi konular nedeniyle Kapsamlı Barış Anlaşması’nın uygulanmasındaki en zor parça olarak nitelendirilmektedir.


Mısır

Mısır’da 13. Günü geride bırakılan ve Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek’in görevinden ayrılmasının amaçlandığı gösterilerde artan şiddet olayları dikkat çekiyor. Buna ek olarak Mübarek’in göstericilere karşı verdiği tavizler de gün geçtikçe artıyor. (Reuters)

070220111Mısır’da 13 gün önce başlayan ve Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek rejimimin sonlandırılmasının amaçlandığı gösteriler gün geçtikçe etkisini ve şiddetini artırmaya devam ediyor. Ülkede meydana gelen gösterilerde yaşanan can kayıplarına ilişkin ülke basın kuruluşlarından çelişkili açıklamalar gelirken, bu sayının yüzlerle ifade edilebileceği vurgulanmaktadır. Geçtiğimiz hafta sonu yapılan gösteriler sonucunda, Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek’in, göstericilere karşı verdiği tavizlere bir yenisi daha eklenmiştir. Daha önce önümüzdeki seçimlerde aday olmayacağını açıklayan Mübarek, bu hafta sonu yaptığı açıklamada; partisinin genel başkanlığından istifa ettiğini belirtmiştir. Mısır’da yaşanan bu gelişmelere yönelik uluslararası toplumdan da gelen açıklamalar devam etmektedir. ABD Başkanı Barack Obama geçtiğimiz günlerde yapmış olduğu açıklamada; Mısır’ın bölge için oldukça önemli bir ülke olduğunu ve bu nedenle ülke ile yakından ilgilendiklerini belirtmiştir. Mısır’ın artık eskisi gibi olamayacağının altını çizen Obama, halkın sesine yetkililerin kulak vermesi gerektiğini vurgulamıştır.

Fildişi Sahili

Fildişi Sahili’nde geçtiğimiz aylarda gerçekleştirilen Başkanlık seçimlerinden sonra Laurent Gbagbo ile Alassane Ouattara arasında görev değişimi nedeniyle ortaya çıkan kriz halen devam etmektedir. (AFP)

Fildişi Sahili’nde geçtiğimiz aylarda yapılan Başkanlık seçimlerinden sonra Laurent Gbagbo ile Alassane Ouattara arasında görev devri meselesi nedeniyle çıkan sorun, bu gün halen devam etmektedir. Soruna yönelik son gelişme ise; Afrika Birliği’nin ülke sorununun çözümü için bir arabulucu görevlendirmesidir. Geçtiğimiz Pazar günü Fildişi Sahili’ne ulaşan, Afrika Birliği arabulucusu Büyükelçi Ramtane Lamamra yaptığı açıklamada; “Fildişi Sahili sorunu Afrika Birliği’nin yakından ilgilendiği sorunların başında gelmektedir. Bu nedenle taraflar arası görüşmeleri yönlendirmek adına bu gün göreve başlamış bulunmaktayım. Sorunun en kısa zamanda barışçıl yollardan çözülebilmesi için gereken çalışmaları yapacağım.” ifadelerini kullanmıştır. Seçimleri kazandığı uluslararası kuruluşlarca da onaylanan Alassane Ouattara, geçtiğimiz günlerde ülkedeki sorunun çözümüne yönelik uluslararası girişimlerin hız kazanması gerektiğini belirtmişti. Ouattara’nın bu çağrısından sonra, Fildişi Sahili sorununda etkin birer aktör olmaya çalışan ECOWAS ve Afrika Birliği’nin, sorunun çözümüne nasıl bir etkide bulunacakları merak konusudur.

Sudan

070220113Sudan’da yapılan referandum sonucu ülkenin Güney bölümünün bağımsız olmasını kabullenmek istemeyen ve bu nedenle isyan başlatan Sudanlı askerler 50 kişinin ölmesine neden oldular. (Reuters)

Sudan basın kuruluşlarından yapılan açıklamaya göre; ülkede geçtiğimiz günlerde yapılan referandum sonucu Güney Sudan’ın henüz resmi olmasa da bağımsızlığını kazanması nedeniyle askerler tarafından başlatılan isyan sonucu son dört günde ölenlerin sayısı 50’ye ulaşmıştır. Ülkede meydana gelen çatışmaların temelinde ise; Güney Sudan’ın Kuzey’den ayrılması nedeniyle, Kuzey ve Güney Sudan ordularının arasındaki silah ve mühimmat paylaşımından kaynaklanan anlaşmazlıklar olarak belirtilmiştir. Ülkenin Kuzey bölgesinde yer alan Makalal kentinde meydana gelen çatışmalarda kimi zaman tankların ve ağır silahların kullanıldığı kayda geçirilirken, oldukça hassas bir dönemden geçen ülkede yaşanabilecek bir iç savaş olasılığı uluslararası kamuoyunu tedirgin etmiştir.

Senegal

070220114Dünya Sosyal Forumu Senegal’de düzenleniyor. (Associated Press)

Kapitalist değerlerden çok Sosyal Demokrat değerlerin konu edildiği ‘Dünya Sosyal Forumu’, ‘Farklı bir Dünya mümkündür.’ Sloganıyla Senegal’de düzenlenmeye başlanmıştır. Dünyanın pek çok bölgesinden gelen liderlerin ve katılımcıların bulunduğu toplantılarda; “ Kapitalizm ve Neo-Liberalizm karşıtı düşüncelere vurgu yapılmıştır.

TASAM Africa Institute will fill a great gap in its field and light the way for Africa's future with its researches on social, economic, political and cultural issues. (Chairman of TASAM Süleyman ŞENSOY)