Türkiye-Afrika ilişkilerinin stratejik gelişimine katkıda bulunmak amacıyla TASAM Afrika Enstitüsü tarafından Afrika ülkeleri büyükelçileri, Başbakanlık ve Dışişleri Bakanlığı başta olmak üzere Türk bürokrasisinin ve ilgili sivil toplum kuruluşlarının katılımıyla “Afrika Ülkeleri –Türkiye Diplomatik Temsilcileri Ortak Stratejik Vizyon Geliştirme” projesinin uygulaması periyodik toplantılar şeklinde devam etmektedir. Bu çerçevede “2008 Türkiye-Afrika Gündemi” konulu altıncı çalıştay diplomasi muhabirleri derneği işbirliği ve diplomasi muhabirlerinin yoğun ilgisi ile 6 Mart 2008 Perşembe günü Ankara Ambassador Otel’de yapıldı.

TASAM Başkanı Süleyman ŞENSOY’un yönettiği toplantıya Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı Dr. Hakan FİDAN, Dışişleri Bakanlığı Afrika ve Doğu Asya İkili Siyasi İşler Genel Müdürü Büyükelçi Süha UMAR, TİKA Başkanı Musa KULAKLIKAYA ve Ankara Afrika Diplomatik Grubu’nu temsilen Etiyopya büyükelçisi konuşmacı olarak katıldılar.


Yetkililerin açıklamalarından çıkan ve Afrika ilişkileri açısından tarihi sayılabilecek bilgiler ana başlıkları ile;

Sürdürülen strateji Dışişleri Bakanlığı Öncülüğünde üç önemli kuruma dayanıyor. Dış Ticaret Müsteşarlığı, TİKA Başkanlığı ve Genel Kurmay Başkanlığı.

Amaç, ticaret hacmini 5 yılda 30 milyar dolara çıkarmak.

Türk büyükelçiliklerinin sayısı da 12’den 31’e yükseltiliyor.

Afrika, artık açlık, kıtlık, kabile savaşları gibi sözcüklerle ya da kara kıta gibi klişe ifadelerle anılmak istemiyor.

Doğal zenginlikleri ve potansiyeli ile dikkat çeken Afrika, artık, başta Çin olmak üzere pek çok ülkenin kıran kırana rekabet ettiği bir kıta...

Afrika açılımına 1998 yılında yön veren Türkiye, 2005’i Afrika yılı ilan etti ve geçen 10 yılda büyük mesafe kat etti.

Türkiye; Çin, Güney Kore, Avrupa Birliği, Latin Amerika ve Japonya’dan sonra Afrika’nın stratejik ortak ilan ettiği sayılı ülkeler arasında yer aldı.

Türkiye-Afrika Birliği İşbirliği Zirvesi, bu yıl 18-21 Ağustos günlerinde İstanbul’da düzenlenecek. Ve o zirvede Türkiye’nin Afrika için bundan sonra yapabileceklerinin eylem planı çizilecek.

Türkiye, Afrika’daki Büyükelçilik sayısını 12’den 31’e çıkarmayı hedefliyor.

Bu yıl açılacak 10 büyükelçilikten 6’sının Ağustos’tan önce hizmete girmesi planlanıyor.

Açılacak TİKA ofisleri ve askeri ataşelikler de bu strateji doğrultusunda planlanacak.

Türkiye’nin, 13 milyar dolar tutarında müteahhitlik hizmetinin bulunduğu Afrika ülkeleri arasında Libya başı çekiyor, Sudan ise atakta...

Ticaret hacminin, gelecek 5 yılda ikiye katlanması ve yaklaşık 13 milyar dolardan 30 milyar dolara çıkarılması hedefleniyor.

Türkiye, askeri ile Afrika’daki barış misyonlarında yer aldığı gibi Afrika’dan gelen uzmanlar ve genç diplomatların eğitimine de katkıda bulunuyor.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün evsahipliğinde düzenlenen Türkiye-Afrika İşbirliği Zirvesi, Yüksek Düzeyli Memurlar Toplantısı’yla başladı.
Türkiye-Afrika İşbirliği Zirvesi öncesinde Türkiye - Afrika Sivil Toplum Kuruluşları Forumu, TASAM (Türk Asya Stratejik Araştırmalar merkezi) tarafından, 14–16 Ağustos 2008 tarihleri arasında İstanbul, Cevahir Kongre Merkezinde gerçekleştirilmişti. Foruma, 45 Afrika ülkesinden  90,Türkiye tarafından 85 Sivil Toplum Kuruluşu, uluslar arası kuruluşlardan çok sayıda gözlemci ve Afrika’nın önde gelen basın kuruluşlarının temsilcileri katılmıştı. Toplantı sonrasında TÜRKİYE- AFRİKA STK FORUMU İSTANBUL DEKLARASYONU yayınlandı. Deklarasyon zirvede katılımcılara dağıtıldı.

Türkiye-Afrika İşbirliği Zirvesi, Beşiktaş’taki Four Seasons Oteli’nde yapılıyor. Zirve kapsamında bugün dışişleri bakanları toplantısı da yapılacak. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de, zirveye katılan heyet başkanlarıyla ikili görüşmelerde bulunacak.
Afrika Birliği’nin (AfB) 53 üyesinin tamamının davet edildiği zirveye, 6’sı devlet başkanı düzeyinde 50 civarında ülkenin katılması bekleniyor.
Türkiye-Afrika İşbirliği Zirvesinin sonunda iki belgenin yayımlanması öngörülürken, yüksek düzeyli memurlar buna yönelik çalışmalarını sürdürüyor.


Türkiye-Afrika İşbirliği Zirvesi kapsamında düzenlenen Yüksek Düzeyli Memurlar Toplantısında "Türkiye-Afrika İşbirliği İstanbul Deklarasyonu" ile "Afrika ve Türkiye Ortaklığı İçin İşbirliği" çerçeve belgeleri ele alınıyor.
Diplomatik kaynaklara göre, İstanbul deklarasyonunda Türkiye ile Afrika ülkeleri arasında tarım, sulama, sağlık, eğitim, basın-yayın ve alt yapı yatırımları gibi alanlarda ortak projelerin geliştirilmesi ve sürdürülebilir işbirliğine yönelik hedefler yer alacak.


Toplantıya 50 Afrika ülkesinin katıldığı öğrenilirken, bunların 6’sının devlet başkanı, 5’inin cumhurbaşkanı yardımcısı, 6’sının başbakan, 1’inin başbakan yardımcısı ve diğerlerinin dışişleri bakanı ya da diğer düzeylerde temsil edildiği belirtildi. Zirveye Güney Afrika’daki bir toplantı nedeniyle sadece Mozambik, Swaziland ve Lesoto’nun katılmadığı bildirildi.
Kaynaklar, Türkiye’nin BM Güvenlik Konseyi geçici üyeliği konusunda katılımcı Afrika ülkelerinden tatminkar destek aldığını ifade ettiler.
Bu arada, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün zirve çerçevesinde çok sayıda ikili görüşmelerde bulunarak, katılımcı heyet başkanlarının tamamıyla görüşeceği de belirtiliyor.

Tüzmen’den 50 milyar dolarlık hedef
Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen, 2003’de 5,4 milyar dolar olan Türkiye-Afrika ülkeleri ticaret hacminin, geçen yılın sonunda yüzde 140 oranında artış göstererek 13 milyar dolara yükseldiğini, 2012 yılına kadar ticaret hacminin 50 milyar dolar olacağına inandığını belirtti.
Tüzmen, "Türkiye-Afrika İşbirliği Zirvesi" kapsamında Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) tarafından düzenlenen "Türkiye-Afrika İş Forumu"nun açılışında yaptığı konuşmada, Afrika Birliğinin Türkiye’yi birliğin stratejik ortaklarından biri olarak sunmasını ve AB, Çin ve Japonya ile yapılan zirvelerden birinin Türkiye’de düzenlenecek olmasını önemsediklerini ifade etti.

Tüzmen, ABD ve Avro bölgesindeki krizin Asya’yı etkilemeye başladığını belirterek, Dünya Gıda Programı verilerine göre, 2007 yılı Haziran ayından itibaren gıda maddeleri fiyatlarının yüzde 55 oranında arttığını, gelişmiş ülkelerin ekonomik durgunluk, işsizliğin artması ve enflasyonun yükselmesi gibi sorunlarla mücadeleye öncelik verirken, dünya gıda maddeleri fiyatlarındaki yükselişin meydana getirdiği risklerin arttığını kaydetti.

En az gelişmiş veya gelişme yolundaki ülkelerde üretilen mallara daha fazla pazara giriş olanağı sağlayacak düzenlemelerin yapılması beklenen Dünya Ticaret Örgütü Doha Kalkınma Gündemi müzakerelerinin korumacı politikalar nedeniyle başarısızlıkla sonuçlandığını ifade eden Tüzmen,"Sanayileşmiş ülkeler uzun vadede tüm dünyayı olumsuz etkileyecek bu tutumdan vazgeçmeli ve tarım ürünleri ticaretini uzun vadeli bir perspektif çerçevesinde daha adaletli ve paylaşımcı yaklaşımla desteklemelidirler" dedi.

Tüzmen, Afrika’nın tarımsal üretim devrimi için ihtiyaç duyduğu teknoloji transferi ve yatırımlar için gerekli uzun vadeli finansman imkanlarının, gelişmiş ülkeler ve uluslararası kuruluşlar tarafından sağlanması gerektiğini kaydetti.

2000 yılında uygulamaya konulan "Komşu ve Çevre Ülkelerle Ticareti Geliştirme Stratejisi"ne ek olarak 2003 yılının başından itibaren Afrika stratejisinin uygulanmaya başladığını hatırlatan Tüzmen, "2003 yılında 5,4 milyar dolar olan Türkiye-Afrika ülkeleri ticaret hacmi, 2007 yılı sonunda yüzde 140 oranında bir artış göstererek 13 milyar dolara yükselmiştir. Bu yılın ilk yarısında elde ettiğimiz yüzde 55 oranında artış, yıl sonunda ticaret hacmimizin 19 milyar dolara ulaşacağına işaret etmektedir. 2012 yılına kadar ticaret hacminin 50 milyar dolar olacağına inanıyorum" dedi.

Afrika Birliği’nin (AfB) 53 üyesinin tamamının davet edildiği zirveye, 6’sı devlet başkanı düzeyinde 50 civarında ülkenin katılacağı belirtiliyor.

İstanbul Çırağan Sarayı’nda "Ortak Bir Gelecek İçin Dayanışma ve İşbirliği" sloganıyla düzenlenecek zirveye Burkina Faso, Cibuti, Ekvador Ginesi, Komorlar, Mali ve Sudan’ın devlet başkanı düzeyinde, diğer ülkelerinse devlet başkanı yardımcısı, başbakan ya da dışişleri bakanı düzeyinde katılmaları öngörülüyor.

Zirveye 20 kadar uluslararası kuruluşun temsilcisinin de katılacağı öğrenilirken, Afrika Birliği Komisyonu Başkanı Jean Ping’in yanı sıra BM Genel Sekreterinin Afrika özel danışmanı ile Afrika Kalkınma Bankası’nın özel danışmanı ve Arap Birliği Genel Sekreteri Amr Musa’nın da zirvede hazır bulunması bekleniyor.

Bununla birlikte diplomatik kaynaklar, zirveye katılacak ülkelerin sayısının son dakikaya kadar değişebileceğini ifade ediyorlar.

Ekonomik ilişkiler ele alındı
Türkiye-Afrika İşbirliği Zirvesi kapsamında düzenlenen Türkiye-Afrika İş Forumunda, "Afrika ve Türkiye Ekonomik İlişkileri" ele alındı.

Oturumda konuşan Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) İcra Kurulu Başkanı Rona Yırcalı,Afrika’nın özellikle son 5 yılda tüm dünya ekonomilerinin dikkatini üzerine çektiğini kaydetti.

ABD ve AB’nin yanı sıra ham madde ihtiyaçlarının karşılanmasına yönelik olarak başta Çin ve Hindistan olmak üzere, Asya ülkelerinin de Afrika’ya yönelmiş olduğunu ifade eden Yırcalı, kıtanın gelişmiş ülkelerin yanı sıra gelişmekte olan ülkelerin de ilgi odağı haline geldiğini vurguladı.

Yırcalı, kıtanın ekonomik açıdan iyi bir yıl olmayan 2007 yılında bile yüzde 5,8’lik büyüme gösterdiğine dikkat çekti. Türkiye’de son yıllarda Afrika’ya yönelik olarak önemli açılımlar gerçekleştirildiğini de dile getiren Yırcalı, bu açılımlarla birlikte Afrika’nın ekonomik ve siyasi gündemde önemli yer tuttuğunu kaydetti.

Rona Yırcalı, "Türkiye’nin Afrika’ya ihracatı son 10 yılda yüzde 416 artış göstermiştir. 2008 yılının ilk altı ayında da, 4,6 milyar dolarlık ihracat gerçekleşmiş durumda" dedi.

Başta altyapı olmak üzere pek çok alanda projelerin bulunduğu Afrika’nın, Türk müteahhitler açısından önemli fırsatlar sunduğunu söyleyen Yırcalı, "Afrika’da Türk müteahhitler tarafından üstlenilen projelerin miktarı 15,6 milyar dolara ulaşmıştır. Sadece 2007 yılında ise 5,9 milyar dolarlık proje üstlenilmiş durumdadır." dedi.

Yırcalı, Türkiye’nin Afrika ile ekonomik ilişkilerinin geliştirilmesinin önünde mal ve hizmet ulaştırılmasında yaşanan sıkıntılar, kıta hakkındaki bilgilerin azlığı gibi sorunlar bulunduğunu belirterek, DEİK’in 80 iş konseyinden 8’inin Afrika ülkeleriyle olduğunu, Nijerya ile kurulacak iş konseyinin ardından bu rakamın 9’a çıkacağını aktardı.

Türk Eximbank Genel Müdür Yardımcısı Alev Alkan da, "2007 yılında bankamız Afrika’ya yönelik 250 milyon dolar civarında kısa vadeli ihracat kredisi vermiştir. Bu yılın ilk altı ayında bu rakam 130 milyon dolar civarındadır. Ayrıca Afrika’ya ihracat yapan firmalar için 2007 yılında 140 milyon dolar kredi sağlanmış, bu rakam ilk altı ayda 80 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir" dedi.

Ali Babacan: "Afrika’nın sesi olacağız"
Dışişleri Bakanı Ali Babacan, Türkiye’nin BM Güvenlik Konseyi geçici üyeliğine seçilmesinin dünyada barış, güvenlik ve istikrarın korunması çabalarına önemli bir katma değer getireceğini belirterek, "Seçilmemiz halinde, Afrika’nın sesi olmak için elimizden gelen çabayı göstereceğimizden emin olabilirsiniz" dedi.

İstanbul’da yarın yapılacak Türkiye-Afrika İşbirliği Zirvesi öncesinde, Four Seasons Oteli’nde Dışişleri Bakanları toplantısı düzenlendi. Babacan, toplantının açılışında yaptığı konuşmada, zirvenin sonunda ortaya konulacak "İstanbul Deklarasyonu" ve "Türkiye-Afrika Ortaklığı Çerçeve Belgesi" taslaklarının hazır olduğunu ve üzerinde mutabakata varıldığını belirtti.

Bakan Babacan, belgelerin yarınki zirvede devlet ve hükümet başkanlarının onayına sunulacağını kaydetti. Zirvenin ve atılan adımların, Türkiye ve Afrika’nın geleceği için sağlam ve sürdürülebilir ortaklık, aynı zamanda dayanışma tesisi sürecine yeni bir ruh katacağını, Türkiye-Afrika ilişkilerinde yeni bir dönemi başlatacağını ifade eden Babacan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Öteden beri çok boyutlu bir dış politika yürüten Türkiye, Afrika ülkeleriyle mevcut ilişkilerini daha da iyileştirmek amacıyla 1998 yılında Afrika’ya açılım eylem planını benimsemiş ve 10 yıldır Afrika kıtası ve Afrika ülkeleri ile ilişkilerini bu plan çerçevesinde yürütmeye ve geliştirmeye gayret etmiştir. Siyasi ekonomik ve kültürel ilişkilerimizi geliştirmeyi hedefleyen bu eylem planı çerçevesinde ikili ilişkilerimizin yasal altyapısının oluşturulmasına öncelik verilmiş, karşılıklı heyet ziyaretleri teşvik edilmiş, ilgili kuruluşlarımızın Afrika’ya yönelik faaliyetleri özendirilmiş ve nihayetinde 2005 yılı hükümetimiz tarafından ’Afrika Yılı’ ilan edilerek kıta ile ilişkilerimize yeni bir hız ve içerik kazandırılmıştır."

Dışişleri Bakanı Babacan, Türkiye-Afrika İşbirliği Zirvesi’ni düzenlemekteki esas amacın, Türkiye’nin, Afrika’ya açılım eylem planının uygulanmaya başlamasının 10. yılında Afrika ülkeleri ve Afrika Birliği ile ilişkileri değerlendirmek, Afrikalı ortaklarla birlikte ortak bir eylem planı geliştirmek olduğunu söyledi.

Bu çerçevede birincisi gerçekleştirilen Türkiye-Afrika İşbirliği Zirvesi’nin Türkiye-Afrika ilişkilerini sürdürülebilir bir işbirliği yapısına kavuşturacağına inandığını vurgulayan Babacan, "Zirveye hemen hemen tüm Afrika ülkelerinin katılımı da sanırım aynı inanç ve düşüncelerin, dost ve kardeş Afrika ülkelerince de paylaşıldığını en güzel şekilde ortaya koymaktadır" dedi.

Cumhurbaşkanı Gül’ün yoğun trafiği
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Türkiye-Afrika İşbirliği Zirvesi için İstanbul’da bulunan çeşitli ülkelerin heyet başkanlarını ayrı ayrı kabul etti.

Çırağan Sarayı Sultan Süiti’ndeki kabullerde, Cumhurbaşkanı Gül, Somali Dışişleri Bakanı Ali Ahmed Jama, Zambia Yerel Hükümet ve İskan Bakanı Sylvia T. Masebo, Gine Bisau Dışişleri Bakanı Maria da Canceicao Nobre Cabral, Nijerya Dışişleri Bakanı Ojo Maduekwe, Benin Dışişleri Bakanı Issifau Kogui N’Douro, Sierra Leone Cumhurbaşkanı Yardımcısı Samuel Sam-Sumana, Kongo Devlet Bakanı Pierre Moussa, Zimbabve Birleşmiş Milletler Daimi Temsilcisi Boniface Chidyousiku, Çad Dışişleri Bakanı Moussa Faki Mahamat, Angola Dışişleri Bakanı Jose Pedro de Morais, Gambia Dışişleri Bakanı Omar A. Touray ve Libya Dışişleri Bakan Yardımcısı Ali Abd Alsalam Al Triki ile ayrı ayrı görüştü.
Kabuller, görüntü alınmasının ardından basına kapalı gerçekleşti. Cumhurbaşkanı Gül’ün Çırağan Sarayı’nda 21 ülkenin heyet başkanlarıyla yaptığı bugünkü görüşme ve kabulleri yaklaşık 9 saat sürdü.

Zirvenin önemi
İstanbul’de yapılacak Türkiye-Afrika İşbirliği Zirvesinde, Türkiye’nin Afrika ülkeleriyle ilişkilerini daha da geliştirecek ilave yol ve yöntemlerin belirlenmesi planlanıyor.
Türkiye, bu zirveyle Afrika ülkeleriyle her alanda işbirliğine ivme kazandırmayı ve bu işbirliğini sürdürülebilir hale getirmeyi amaçlıyor.
Ankara, 1998 yılında benimsediği Afrika Eylem Planı doğrultusunda bu kıtaya açılımını sürdürürken, bu kıtayla işbirliğini geliştirme arzusu çerçevesinde, ilk kez düzenlenecek zirveyi her 5 yılda tekrarlamayı
planlıyor.

Türkiye-Afrika ilişkileri
Sahra Altı Afrika’sında ilk büyükelçiliğini 1926 yılında Addis Ababa’da açan ve bugün bu kıtada 12 büyükelçiliği bulunan Türkiye, bu sayının yeterli olmadığından hareketle, gelecek yılın sonuna kadar, özellikle Sahra Altı Afrika’sında 15 yeni büyükelçilik açmak için çalışmalarda bulunuyor.

Türkiye-Afrika ilişkileri, siyasi, ekonomik, askeri ve kültürel ilişkilere ivme kazandırmak amacıyla 1998 yılında Afrika Eylem Planının benimsenmesinin ardından yoğunluk kazanırken, Türkiye, 2005 yılını da "Afrika Yılı" ilan etmiş ve Türkiye’den Afrika ülkelerine üst düzey ziyaretler düzenlenmişti.

Türkiye’nin Afrika ülkeleriyle ekonomik ilişkilerinin de güçlendiği gözlenirken, 2005 yılında toplam 9 milyar dolarlık ticaret hacminin, 2007’de 13 milyar dolara yükseldiği, bunun 6 milyar dolarının Sahra Altı Afrika ülkeleriyle olan kısmı oluşturduğu ifade ediliyor.

Türk şirketlerinin Afrika’daki yatırımlarının toplamı da 400 milyon doları geçerken, Türk firmalarının Afrika’da 2007 yılında üstlendiği projelerin toplamı da 5,8 milyar dolar.

Kıtadaki 8 barışı koruma operasyonundan 6’sına fiili katkıda bulunan Türkiye’nin, 2005 yılından bu yana Afrika ülkelerine verdiği insani yardımların değeri 12 milyon doları geçti. Önümüzdeki dönemde de Türkiye, Afrika’daki kalkınma projelerine 50 milyon dolarlık ek ödenek verecek.

THY de 2005 yılından itibaren Afrika ülkelerine olan uçuşlarını artırırken, aynı yıl Afrika’daki ilk ofisini Addis Ababa’da açan TİKA, 2006 yılında Hartum, 2007’de de Dakar’da yeni ofislerini hizmete soktu.

Türkiye ayrıca, Afrika ülkelerinden öğrencilerin büyük çoğunluğuna yüksek öğrenim bursları sağlarken, 2007-2008 eğitim öğretim döneminde Afrika ülkelerinden öğrencilere 300’ün üzerinde burs tahsis edildi.

Diplomatik kaynaklar, Afrika ülkelerinin de Türkiye’nin kıtada daha etkin roller üstlenmesini arzu ettiğine işaret ederken, Türkiye’nin AfB tarafından stratejik ülke ilan edilen az sayıda ülkeden biri olduğuna dikkat çekiyor. Afrika Birliği, bugüne kadar sadece Çin, Japonya, Hindistan, Güney Kore, Güney Amerika, AB ve Türkiye’yi stratejik ortak ilan etti.

“Ortak Bir Gelecek İçin Dayanışma ve İşbirliği" sloganıyla düzenlenen Türkiye-Afrika zirve toplantısına, Afrika Birliği (AfB) üyesi ülkelerden devlet başkanı, başbakan, başbakan yardımcısı ve dışişleri bakanı düzeyinde katılım oldu.
Çırağan Sarayı’nda gerçekleştirilen Türkiye Afrika İşbirliği Zirvesi’nin ardından düzenlenen basın toplantısında konuşan Cumhurbaşkanı Gül, zirveye ev sahipliği yapmaktan büyük memnuniyet duyduğunu söyledi.
Türkiye Afrika ortaklığına ilişkin "İstanbul Deklarasyonu"nun da kabul edildiğini kaydeden Cumhurbaşkanı Gül, bu ortaklığa işlerlik kazandıracak işbirliği programını da bu vesileyle onayladıklarını ifade etti.
Cumhurbaşkanı Gül, benimsenen bu işbirliği programı kapsamında izleme mekanizmasının öngörüldüğünü belirterek, "Buna göre Türkiye Afrika İşbirliği Devlet ve Hükümet Başkanları Zirve Toplantısının 5 yılda bir düzenlenmesinin kararlaştırdık" dedi.
Cumhurbaşkanı Gül, belirlenen takvime göre 2. zirvenin 2013 yılında bu kez bir Afrika ülkesinde gerçekleştirileceğini söyledi. Dışişleri bakanlarının ve üst düzey yöneticilerin de dönemsel aralıklarla bir araya gelmelerinin ve yürütülecek çalışmaların gözden geçirilmesinde de mutabık kalındığını kaydeden Cumhurbaşkanı Gül, aynı zamanda Türk işadamlarının bu ülkelerde yapacağı yatırımlara önemli yer ayrıldığını belirterek, "İstanbul Zirvesi’nin Türk ve Afrika halklarına refah ve esenlik getirmesini temenni ediyorum" diye konuştu.

İstanbul deklarasyonu
Zirvesinin sona ermesinin ardından, "Türkiye-Afrika Ortaklığı İstanbul Deklarasyonu" yayınlandı. Deklarasyonda, Türkiye’nin Afrika’nın stratejik ortaklarından biri olarak ilan edilmesinden, Türkiye’nin Afrika’ya açılım politikasından, 2005 yılının Türkiye’de "Afrika Yılı" ilan edilmesinden ve Afrika’nın dünyanın diğer bölgeleriyle stratejik ortaklıklar kurma politikasından duyulan memnuniyet dile getirildi.
Afrika ülkeleriyle Türkiye arasında BM çerçevesinde mevcut işbirliğinin de memnuniyetle karşılandığı deklarasyonda, bu işbirliğinin her iki tarafın yararına olacak şekilde daha da gelişeceği ümidine yer verildi.
Deklarasyonda, Afrika ve Türkiye’nin, uluslararası hukuka saygı, demokrasi, insan hakları ve hukukuna riayet, silahsızlanma, terörizmin önlenmesi ve terörizmle mücadele, nükleer ve diğer kitle imha silahlarının yayılmasının önlenmesi, sosyal adalet, açlık ve fakirliğin ortadan kaldırılması ilkelerine bağlı kalarak barış, güvenlik ve işbirliğini geliştirmek yönünde kararlı oldukları belirtildi.
Afrika Birliğinin kıtadaki çatışmaların önlenmesi, yönetimi ve çözüme kavuşturulması konularındaki rolünün önemine atıfta bulunulan deklarasyonda, Afrika Birliği bünyesinde Barış ve Güvenlik Konseyi ile Afrika Hazır Gücünün kurulmasından duyulan memnuniyet dile getirildi.
Deklarasyonda, Afrikalılar tarafından geliştirilmiş kapsamlı bir kalkınma programı ve Afrika Birliğinin kalkınmaya ilişkin başvuru kaynağı olan "Afrika Kalkınması İçin Yeni Ortaklık" (NEPAD) girişiminin kabulünden memnuniyet duyulduğu ifade edildi.
21.yüzyılın başlangıcında, dünyada ciddi istikrarsızlık kaynağı olan faktörlerin hala mevcut olduğuna işaret edilen deklarasyonda, Kuzey ile Güney arasında büyük bir fark bulunduğu ve bu durumun barış ve kalkınma üzerinde olumsuz etkiler yarattığı kaydedildi.
BM tarafından tanımlandığı şekliyle Binyıl Kalkınma Hedefleri’ne 2015 yılına kadar ulaşılmasının ve Afrika’da bu hedeflere varılması için mali kaynaklara erişimin önemine değinilen deklarasyonda, sürdürülebilir ekonomik, sosyal ve çevresel kalkınma arayışında, enerji, iklim değişikliği ve çölleşmeye karşı mücadelenin ve HIV/AIDS, verem, sıtma ve diğer bulaşıcı hastalıklarla savaşın gerekliliğine vurgu yapıldı.
Deklarasyonda, Afrika ülkelerinin küreselleşmeye uyumda özel güçlüklerle karşılaşmakta olduklarından duyulan kaygı dile getirilerek, küreselleşme sürecinin tüm ülkeler için pozitif bir güç olmasını sağlanması zorunluluğu not edildi.
Deklarasyonda, Mayıs 2001’de Belçika’da düzenlenen BM En Az Gelişmiş Ülkeler 4’üncü Konferansı sırasında Brüksel’de kabul edilen "2001-2010 İçin En Az Gelişmiş Ülkeler Eylem Programı"na ve Almatı-Kazakistan’da 2003 yılında kabul edilen "Denize Kıyısı Olmayan, Transit Gelişmekte Olan Ülkelere Dair Almatı Eylem Planı"na olan bağlılık yinelendi.
Deklarasyonda, istikrarlı ve hızlı bir biçimde büyüyen Afrika ekonomilerinin sunduğu yeni ekonomik fırsatların yanında, geçen 10 yıl boyunca sürdürülen, Afrika ülkeleriyle Türkiye arasındaki işbirliğinin olumlu sonuçları not edilirken, Türkiye-Afrika ortaklığının, somut bir eylem planına ve uygulama modalitelerine olumlu bir zemin hazırlayacak, eşitliğe, karşılıklı saygı ve yarara dayalı ortak diyalog için uygun bir çerçeve oluşturduğuna dair mutabakat dile getirildi.

Ortaklığa rehberlik edecek ilkeler
Deklarasyonda, Afrika-Türkiye Ortaklığına şu ilkelerin rehberlik edeceği bildirildi:
1- BM Şartındaki ilkelere, Afrika Birliğinin Kurucu Senedine, Barış İçinde Birlikte Yaşama’nın 5 İlkesine ve devletler arasındaki ilişkileri yöneten, evrensel olarak tanınmış diğer ilkelere saygının yanında, devletlerin egemenliği ve toprak bütünlüğüne saygı ve uluslararası yargının suiistimal edilmemesi ilkesine bağlılık.
2- Bütün devletlerin uluslararası meselelere eşit düzeyde katılım hakkı.
3- Uluslararası uyuşmazlıkların barışçıl yollarda çözümlenmesi ve devletler arasındaki ihtilafların güç kullanımı veya güç kullanımı tehdidi yerine görüşme, dayanışma veya diğer barışçıl yollarla çözümü ilkesine bağlılık.
4- Uluslararası barış ve güvenliğin korunmasında BM Güvenlik Konseyinin önde gelen rolü ve Afrika Birliğinin Barış ve Güvenlik Konseyi aracılığıyla Afrika’daki uyuşmazlıkların önlenmesi, yönetimi ve çözümünde hızla büyüyen tamamlayıcı rolün tanınması.
5- İnsan haklarının evrenselliği ve temel özgürlüklere saygının yanı sıra, her devletin kendi ulusal koşullarını göz önünde bulundurarak kendi kalkınma seyrini, kendi sosyal sistemini ve yaşam tarzını seçme hakkı.
6- Küreselleşme sürecinin potansiyel olarak kuvvetli ve dinamik gücüyle büyümeye, yoksulluğun ortadan kaldırılmasına ve sürdürülebilir kalkınmaya katkıda bulunmasını sağlayacak karşılıklı bağımlılık. Bununla birlikte Türkiye ve Afrika, bazı ülkeler küreselleşme sürecinin nimetlerinden yararlanırken çoğu Afrika ülkesinin küreselleşen dünya ekonomisi içinde marjinalleştiğini endişeyle kaydederler.
7- Küreselleşmenin, sürdürülebilir kalkınmayı amaçlayan tüm devletlere, özellikle de Afrikalı devletlere yarar sağlayacak biçimde, açık, adil, önceden kestirilebilir ve kurala bağlı çok taraflı ticari ve mali sistemlere sahip olmasına duyulan ihtiyaç.
8- Afrika Birliği’nin alt bölgelerde işbirliğinin ve kıta bütünleşmesinin pekiştirilmesi yönünde Afrika Bölgesel Ekonomik Toplulukları’nın rollerini güçlendirme yolunda sarf ettiği çabaların takdir edilmesi.
9- Şubat 2008’de Etiyopya’nın başkenti Addis Ababa’da düzenlenen Afrika Birliği Devlet ve Hükümet Başkanları 10. Olağan Zirvesi sırasında da telaffuz edildiği gibi, Afrika’nın hızla sanayileşmesini sağlayacak tecrübe paylaşımlarına duyulan ihtiyaç.
10- Terörizmin her çeşit tezahürüne karşı ve bu belayı ortadan kaldırmak amacıyla verilen mücadelede işbirliğini geliştirme zorunluluğu.
11- Türkiye-Afrika Ortaklığının her düzeyde ve alanda pekiştirilerek daha ileriye götürülmesine ve Türkiye ile Afrika ülkeleri arasında eşitlik ve karşılıklı yarar üzerine kurulu uzun vadeli ve istikrarlı bir ortaklık kurulmasına duyulan ihtiyaç.


TÜRKİYE- AFRİKA STK FORUMU İSTANBUL DEKLARASYONU

 

Türkiye ile Afrika ülkeleri arasındaki işbirliği olanaklarının değerlendirildiği ve Afrika Birliği’ni Türkiye gündemine taşıyan ilk kongre olma niteliğini taşıyan III.Uluslararası Türk-Afrika Kongresi İstanbul’da yapıldı. TASAM tarafından üstlenilen kongrede başta Afrika olmak üzere yurtdışından, aralarında Afrikalı bakanların, devlet adamlarının ve akademisyenlerin de olduğu 50’ye yakın konuşmacı tebliğ sundu.

4-6 Aralık 2007 tarihinde İstanbul Cevahir Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilen kongrenin açış konuşmaları Devlet Bakanı Mustafa Sait YAZICIOĞLU, Senegal Devlet Bakanı Serigne DIOP,  Libya Devlet Bakan Yardımcısı Mohamed AL BARANI, TİKA Başkan Vekili Musa KULAKLIKAYA, Afrika Diplomatik Grubu Duayeni L.M. Sobizana MNGQIKANA ve TASAM Başkanı Süleyman ŞENSOY tarafından yapıldı.

Devlet Bakanı Mustafa Said YAZICIOĞLU Türkiye’nin Afrika uluslarının demokrasi ve kalkınma konularındaki çabalarını desteklemeye devam edeceklerini vurguladı.

Yazıcıoğlu, "Dünyanın bu en eski yerleşim yeri ve medeniyetlerin kültür beşiği bu kıtanın günümüzdeki konumu, arzu edilen seviyede değildir. Yıllardır sömürülen ve ellerinden her şeyi alınan bu kıtaya yeniden hak ettiği itibarın kazandırılması insanlığın temel borcudur." dedi.

Kongrede, Afrikalı liderlerden de Türkiye’ye işbirliği çağrısı geldi: "Afrika ülkeleri tek tek zayıf görünse de kıtanın bütünü bir güç ifade ediyor. Birleşmiş bir Afrika, gelecekte dünyanın en önemli güçlerinden biri olacaktır." denildi.

TASAM tarafından organize edilen III. Uluslararası Türk - Afrika Kongresi’nin 2007 yılında Türkiye - Afrika Birliği yaklaşımı konusunu ele almasındaki amacı bu kıta ile bugüne kadar ihmal edilen oldukça önemli bir alana katkı sağlamak için gerekli bilgi birikimini temin etmektir. Bu manada özellikle 2005 yılında TASAM’ın düzenlediği ilk kongre beklenenin üzerinde sonuçlar doğurmuştur. Bunun en bariz göstergesi Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’nın 29 Ocak 2007 günü Afrika Birliği Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Alpha Omar KONARE’nin özel davetiyle Etiyopya’nın başkenti Addis Ababa’da düzenlenen 8. Afrika Birliği Zirvesi’ne katılması ve Afrikalı liderlere hitaben bir konuşma yapmasıdır.

Kongre, Afrika Birliği konusunda birikimi olan katılımcılar ile Türkiye ve Afrika Birliği çatısı altında bulunan bütün üye ülkeler arasında etkileşim sağlanması, uluslararası ilişkiler başta olmak üzere sosyo-kültürel ve ekonomik problemlere müşterek bir yaklaşımda bulunulması, göçün önlenmesi, ortak barışın tesisi, demokrasi ve insan haklarının yerleşmesi gibi konularda işbirliğini amaçlamakta.

Afrika konusunda son dönemde hem ülkeler seviyesinde, hem de başta Avrupa Birliği olmak üzere etkin uluslararası entegrasyon kuruluşları arasında çok yönlü politikalar takip edilmektedir. Bu süreçte Türkiye’nin Afrika Birliği ile gelecekte daha sağlam ilişkiler kurmak amacıyla içinde bulunduğumuz yıllarda bunun altyapısını sağlaması bir zorunluluktur.

Demokratikleşme, insan hakları, uluslararası terör, göç, teknoloji ve sanayi, eğitim, sağlık, ekonomi, turizm, tarım, hayvancılık, balıkçılık ve ormancılık konularında uzman araştırmacılar, akademisyenler ve devlet adamları bilgi birikimlerini ve tecrübelerini bu kongre vesilesiyle Türk kamuoyuyla paylaşmışlardır.

III. Uluslararası Türk - Afrika Kongresi’nde ortaya çıkan bilgiler, veriler ve değerlendirmeleri kalıcı hale getirmek için kongre sonrası bir kitap hazırlanacak ve diğer kongre ve konferanslarımızda olduğu gibi ilgili kurum ve yetkililere gönderilecektir.


Kongrenin kitaplaşması, kongrede emeği geçenlerin çalışmalarını daha anlamlı kılacaktır. Ayrıca kongre kitabı internet ortamında da yayınlanacaktır. Kitabın internet ortamında yayınlanması zirvede ortaya çıkan bu bilgi ve verilerin çok geniş kitlelere ulaşmasını ve hizmet etmesine imkân verecektir.

AFRİKA BİRLİĞİ

Afrika Birliği Örgütü (Organization of  African Unity) 25 Mayıs 1963’te Etiyopya’nın Adis Ababa kentinde toplanan Devlet ve Hükümet Başkanları Konferansı’nda kuruluş senedinin kabul edilmesiyle kurulmuştur. 54 üyesi bulunan örgütün organları devlet ve hükümet başkanlarından oluşan Genel Kurul, Bakanlar Konseyi, Genel Sekreterlik ve Arabuluculuk, Uzlaştırma ve Tahkim Komisyonu’dur. ABÖ’nün temel amaçları üye devletler arasında işbirliği ve dayanışmayı güçlendirmek; üyelerinin ülke bütünlüğü, egemenliği ve bağımsızlığını korumak; Afrika’daki her türlü sömürgeciliğe son vermek; BM Şartı ve İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’ni göz önünde tutarak uluslararası işbirliğini geliştirmek ve bütün bloklar arasında barışçı bağlantısızlık politikasını sürdürmek olarak özetlenebilir.

AFRİKA BİRLİĞİ ÜYESİ ÜLKELER

Angola · Batı Sahra (SDAC) · Benin · Botsvana · Burkina Faso · Burundi · Cezayir · Cibuti · Çad · Demokratik Kongo Cumhuriyeti · Ekvator Ginesi · Eritre · Etiyopya · Fildişi Sahili · Gabon · Gambiya · Gana · Gine · Gine Bissau · Güney Afrika · Kamerun · Kenya · Komor · Kongo Cumhuriyeti · Lesoto · Liberya · Libya · Madagaskar · Malavi · Mali · Mauritius · Mısır · Moritanya · Mozambik · Namibya · Nijer · Nijerya · Orta Afrika Cumhuriyeti · Ruanda · Sao Tome ve Principe · Senegal · Seyşeller · Sierra Leone · Somali · Sudan · Svaziland · Tanzanya · Togo · Tunus · Uganda · Yeşilburun · Zambiya · Zimbabve


III. ULUSLARARASI TÜRK - AFRİKA KONGRESİ SONUÇ DEKLARASYONU

TASAM Africa Institute will fill a great gap in its field and light the way for Africa's future with its researches on social, economic, political and cultural issues. (Chairman of TASAM Süleyman ŞENSOY)